Kendimi dünyanın en büyük atari salonunun ortasında, cebinde beş kuruş olmadığı için diğerlerinin oyunlarını seyretmekten başka bir şey yapamayan zavallı bir çocuk gibi hissediyordum.
Ülkenin dört bir yanındaki milyonlarca genç erkek ve kadın gerçek dünyayı reddederek odalarına kapanıyordu. Bu gençler bazen "kayıp milyonlar" olarak anılıyordu.