Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Batı Taklitçiliği ve İslam

İskilipli Mehmed Âtıf

Batı Taklitçiliği ve İslam Hakkında

Batı Taklitçiliği ve İslam konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Elinizdeki eser, İskilip alimlerinden Şehid Muhammed Atıf Hocanın 19. yüzyıl İslam dünyasında görülmeye başlanan, batı taklitçiliğinin millet-i İslamiyeye vereceği zararlara karşı alınması gereken önlemlerle ilgili tavsiye ve uyarıların bulunduğu, ilk neşredildiği zamanki ismi ile Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesidir. Her millet tarihinde kimi zaman büyük kültürel erozyonlara maruz kalmıştır. Fakat tarih boyunca hiçbir toplum Türk milletinde olduğu kadar büyük bir değişim yaşamamıştır. Tarihte meydana gelen pek çok hadise neticesinde varlığını topyekun kaybetmiş milletler olduğu gibi, köleleştirilmiş ve asıl kimliklerinden koparılıp özleri unutturulmuş milletler de mutlaka olmuştur. Trajik olan husus ise, bir milletin -var olduğu müddetçe- bu yozlaşmayı isteyerek ve kısmen kabullenerek öz benliğine nakış nakış işlemesi ve uzun yıllar sonra kendi haline baktığında asliyyetindeki varlık sebebi olan ulvi misyonundan tamamen uzaklaşmış olmasıdır. Bir Fransız ya da İngiliz yöneticisinin, kendi vatandaşına Bundan sonra, medeniyetin beşiği Doğuda olduğu gibi başınıza sarık, sırtınıza onların kıyafetlerini giyeceksiniz demesi ne kadar yanlış ise, bunun tam tersi olarak yapılanlar da o kadar yanlıştır. Ki hiçbir İngiliz ya da Fransız vatandaşı bunu isteyerek kabullenir mi? Elbette kabullenmez; ama biz genel olarak isteğimizle, kısmen de cebirle bu değişime razı olduk. Bu çalışmada, değişim başladığı anda olacaklardan bahsediliyor. Günümüzde ise bu değişim büyük oranda gerçekleşmiş bulunmaktadır. Bu dünyada bunun karşılığının ne olduğunu anlayamasak da ahiret aleminde bütün şifreler çözülecektir. Elinizdeki bu kitapta, müellifin yaşadıkları ön planda olsa da, asıl gayemiz bu risalenin İslam Dünyasına hitap eden muhtevasıdır. “Okuyun ve tefekkür edin...“
Tahmini Okuma Süresi: 2 sa. 43 dk.Sayfa Sayısı: 96Basım Tarihi: Temmuz 2012Yayınevi: Neyzen KitapOrijinal Adı: Frenk Mukallitliği ve Şapka
ISBN: 9786056318504Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Türler:
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 47.4
Erkek% 52.6
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

İskilipli Mehmed Âtıf
İskilipli Mehmed ÂtıfYazar · 14 kitap
Babası Akkoyunlu aşiretinin İmamoğulları ailesinden gelen Hasan Kethüdaoğlu Mehmed Ali Ağa, annesi Mekke'den göç etmiş, Arap Ben-î Hattab aşiretinden Nazlı Hanım'dı.1875 yılında, Bayat'ın Toyhane köyünde doğdu. Altı aylıkken öksüz kalan Mehmed Âtıf, dedesi Hasan Kethüda'nın himayesinde yetişti. Köy hocasından başladığı tahsiline 1891'den itibaren iki sene İskilip'te devam etti. 1893'ün Nisan ayında İstanbul'a gelerek medrese eğitimine burada devam etti. 1902'de medresedeki öğrenimini tamamladı. Müderrislik hayatı 1905 yılında, İstanbul'daki Fatih Camii'nde ders vermeye başladı. Bir ara Şeyhülislam tarafından Bodrum'a sürüldü. Burada para toplarken ihbar edilmesi üzerine, eski medrese arkadaşlarından Kırımlı İbrahim Efendi'nin pasaportuyla Kırım'a kaçtı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü ve sonraları katıldığı 31 Mart İsyanı'nda tutuklandı. 1913'te, Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesi olayında suçlu bulunarak 5,5 yıllığına Sinop'a sürüldü. Serbest kaldıktan sonra müderrisliğe devam eden Mehmed Âtıf Hoca, 15 Şubat 1919'da kurulan Cemiyet-i Müderrisin'in kurucuları arasında yer aldı. Anlayışı ve idamı Atıf Hoca, şapka devriminden önce yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesinde Müslümanları amel-iman bütünlüğüne davet ediyordu. Müslümanların Müslüman olmayanların kılık kıyafet ve kültürel alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını söylüyordu. Bir Müslüman ile Hıristiyanın veya bir Yahudinin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendi ifadeleriyle "Batı medeniyeti ancak insanın hayvani ve cismani yönüne hizmet ediyor"du. 26 Aralık 1925'te, risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı. Risaleyi kanunun çıkarılmasından önce yayınlamış olduğunu, içerikleriyle ilgili görüşlerinden vazgeçmemiş olduğunu, bununla birlikte kanuna karşı bir harekette bulunmadığı şeklinde bir ilk savunma yaptı. Mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hakimin arkasındaki bayrağı göstererek onun hammaddesinin de İngiliz bayrağının hammaddesiyle aynı olduğunu söyleyerek cevap verdi. Savcı, İskilipli Âtıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme, müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. Ancak Atıf Hoca savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirterek idama götürülmesine razı bir tutum aldı. Ertesi gün, mahkeme reisi Ali Çetinkaya, müdafaa yapmaya gerek görmeyen Atıf Hoca'yı idama mahkûm etti. Atıf Hoca 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı. Ölümünden sonra Ankara'da bulunan mezarı bulunduğu park yerinden 2009 yılı başında İskilip Gülbaba mezarlığına taşınmış ve 2010 yılı başında kamuoyunun bilgisine sunulmuştur. İdamı ile ilgili tartışmalar Hürriyet gazetesi yazarı Rahmi Turan 5 Aralık 2011 tarihli makalesinde Bülent Arınç'a cevaben Âtıf Hoca'nın idam edilmesinin nedeninin Frenk Mukallitliği ve Şapka adlı risalesi olmadığını, vatan hainliği yaptığı iddiasıyla yargılandığını ve Âtıf hocanın bir savunma yapmadığını yazar. Rahmi Turan'a göre vatan hainliği ile suçlanmasının nedeni şuydu: Âtıf Hoca, İngiliz mandasını savunan İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin üyesi ve Teâlî-i İslâm Cemiyeti cemiyetinin de başkanı idi, bu cemiyet tarafından hazırlanan ve Yunan uçakları tarafından Anadolu'ya atılarak dağıtılan Milli Mücadele karşıtı bir beyannamesi (fetva) sebebiyle yargılanmıştır. Ancak, muhtemelen Tahir'ül Mevlevi ve Atıf Hoca dışındaki cemiyet üyeleri tarafından imzalanarak Anadolu'ya dağıtılan ve İstiklal Savaşı'nı yürüten Kuvayı Milliyeciler için çok ağır ifade ve ithamlarla dolu bu bildiri sonrasında da Atıf hocanın cemiyet başkanlığında devam etmesi istiklal mahkemelerinde suçlu bulunması için yeterli görülmüştür. Rahmi Turan'ın bu iddiasına ertesi gün Yeni Şafak yazarı Abdullah Muradoğlu karşı çıkmış ve Atıf hocanın hiçbir zaman böyle bir bildiriyi imzalamadığını, bunun mahkemede de kabul edildiğini, hatta buna dair "Vakit" gazetesine ilan vermiş olduklarını mahkemede delil olarak gösterdiğini, Atıf hocanın asılmasının nedeninin şapka devrimine itiraz edenlerin önünü kesmek olduğunu iddia etmiştir.