Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bazen Bahar

Melisa Kesmez

Bazen Bahar Sözleri ve Alıntıları

Bazen Bahar sözleri ve alıntılarını, Bazen Bahar kitap alıntılarını, Bazen Bahar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her şey öyle değil mi biraz da? Yokken daha güzel değil mi her şey? Uzaktan bakınca daha sevilesi değil mi? Şehir de, doğa da. Galiba insan aklı dayak istiyor. Başka bir şey değil. Şöyle temiz bir dayak.
Hem pazar yeri tenhalaşmıştı artık, alan alacağını almış gitmiş, geriye çürük çarık zerzevat kalmış, benim de galiba artık eve dönme zamanım gelmişti. Olmayınca olmuyordu.
Reklam
Sen ne kadar kaçsan da, ıskalasan da, görmezden de gelsen, kafanı kuma da gömsen, kalbine kilit de vursan, hayatın sana bir diyeceği varsa, sinsi sinsi bekliyor sırasını, yıllarca. Öyle sabırlı. Öyle fil hafızalı, öyle unutmuyor hayat. Sen sabaha kadar unuttum diye sağalt ruhunu. Gömdüm san. Defter kapanmayınca kapanmıyor.
Bir yarayı iyileştiren, her şeyden önce orada bir yara olduğunu kabullenmekti.
Bir şikayetim de yok. Yalnızlığa alıştım.
Bazen hayatta hiç beklemediğin bir anda karşına bir şey çıkar ve parmağını uzatıp bir şey gösterir sana." "Neymiş o şey?" "Bir roman kahramanı mesela. Kitapta bir laf eder. Altı çizilecek cilalı cümlelerden değil ama, kendi halinde bir cümle. Bir tek sen cımbızlarsın onu kitabın kalabalığından. Sırf sana bir şey anlatır o cümle. Başka herkese susar."
Reklam
Şimdi düşünüyorum da, bir hikâyenin gideni ve kalanı arasındaki duygu alışverişinin kesilmemiş olması galiba en çok ikimizin de olasılıkları tartmamızı sağladı, hatta bizi buna biraz da zorladı. Deniz benim “Gitseydim ne olurdu?” sorumun cevabıydı. Bense onun “Kalsaydım nasıl olurdu?” sorusunun cevabıydım.
Aslında babamı kimseye dokunurken görmemiştim. Bana da dokunmazdı. Hatta benimle pek konuşmazdı da. Sabah erken çıkar, akşam geç gelir, yemekten hemen sonra odasına çekilirdi. Görünmez adamdı babam. Operadaki hayaletti. Hakkında pek konuşulmazdı da evde yokken. “Bu sene çok nar verdi, geçen sene daha az vermişti” falan derken, bahçedeki nar ağacı hakkında bile daha çok konuşulurdu. Ev ahalisi onu kendi haline bırakmıştı. Çamaşırları yıkanır, ütülenir, yemeği önüne konur, başkaca da bir alaka kuran olmazdı. Dış kapının mandalıydı. Öyle derdi dedem. İlk günden beri el oğluydu…
“Kaldım çünkü... Çünkü çoktan... Çünkü çoktan kapılmıştım. Geri yüzemeyecek kadar uzaklaşmıştım kendi kıyımdan. Hem ben de sütten çıkmış ak kaşık değilim ki! Kaç adam gömdüm tarihe, kaç ilişkiden sıvıştım benzer bahanelerle, gerçeğin şu kadarını anlatmadım arkamda bıraktıklarıma! Ben mi öğretecektim sana ahlâklı, doğru adam olmayı, neyse neydi.”
Onun eşyalarını taşıyan kamyonetin apartmanın önünden ayrıldığı ana kadar çok uzun zamandır kol kola devam eden hikâyemiz, biz farkında olmadan diğerimizin hayatında paralel olarak devam etti. Benim birazım onunla o kamyonete binip gitti. Onun birazı benimle Beşiktaş’taki evde kaldı.
Reklam
Bir şeylerin olmasını bekliyorum sanki bir yandan. Bir şeyler olsun. Hikâyenin akışını değiştirecek bir şeyler. Hayat her şeyi benden beklemesin istiyorum.
Deniz kenarında bir bardak çayın iyi gelmeyeceği şey yoktur.
“Senden eşim diye bahsetmiştim. Evlilik marifetiyle çiftlere layık görülen eşlik sıfatından çok, bir ayakkabının eşi gibi bir eşlikti kastettiğim. Teki olmadan diğerinin bir işe yaramadığı bir eşlik.”
"Sen bir kadının başına gelebilecek en berbat hikayesin!"
Kocalarına kızıp evin bütün perdelerini yıkayan kadınlardı annemin ataları. Kişisel zevkleri pazar parasından artırıp aldıkları bir kırmızı rujdan ibaretti. Ömürleri boyunca katılacakları bütün nişanlara, düğünlere, sünnetlere, kına gecelerine yetecekti o kırmızı ruj, nasıl bereketli bir rujsa artık, hiç bitmeyecek, zamanla bayatlasa da bıçakla sivriltilmekten kuş kadar kalmış siyah göz kalemiyle birlikte banyodaki aynalı dolabın çocukların erişemeyeceği rafına saklanacaktı kutsal bir emanet gibi.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.