Herkese merhaba. Murat Uyurkulak öykülerini Tuhaf dergisinden severek takip ettiğim bir isim. Geçmişte yazdığı öykülerin bir derlemesi olan bu kitaba rastlayınca da kaçırmak istemedim. Arka kapak yazısında da ifade edildiği gibi "memleket kadar netameli, memleket kadar güzel, memleket kadar sahici öyküler: Bazuka". Bu ülkeyi tanıyan, bilen, bu kültürde yetişmiş yazarlarımızın öykülerini okumak, bir yabancı yazarın öykülerini okumaktan daha samimi geliyor bana. Yaşar Kemal, Sait Faik, Tahsin Yücel, Sabahattin Ali, Peride Celal, Pelin Buzluk, Orhan Kemal, Ferit Edgü ve daha nicesi. Bizleri bilen, bizleri yaşayan yazarlar. Bilmiyorum belki yanlış düşünüyorum ama bana öyle geliyor.
Murat Uyurkulak bu kitabında, değeri bilinmemiş yazarları ve çok daha önemlisi değeri bilinmemiş okuyucuları, Tahir ve Funda'nın garip aşklarının geçmişini, pembe rengin hayatını mahvettiği bir adamı, yine garip bir ilkgençlik aşkını, Sivas'taki garip bir arkeolojik kazının hazin, trajikomik sonunu, 3 asır sonra uyanan bir şeyhin garip hikayesini, 1. Dünya savaşı yüzünden kırmızı rengi görmeye tahammül edemeyen yaşlı bir adamın yine hazin sonunu ve Gülsüm adında bir hayat kadınıyla hatrı sayılır bir adamın oğlunun münasebetini anlatıyor kısaca.
Her bir öyküde sizi kısa süreliğine de olsa uzaklara alıp götürüyor ve her öykünün sonunda da kalbinizi burkuyor inceden. Ben çok sevdim, öykü okumayı seviyorsanız bir göz atın derim. İyi günler...