En Eski Behçet Cantürk'ün Anıları Sözleri ve Alıntıları
En Eski Behçet Cantürk'ün Anıları sözleri ve alıntılarını, en eski Behçet Cantürk'ün Anıları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ancak bu kitap salt bir "Baba"nın biyografisi olarak yazılmadı. Kanımca, Lice'den yola çıkıp, dünya çapında bir isim haline gelen Behçet Cantürk'ün serüveni, aynı zamanda Türkiye'nin son 50 yılının toplumsal tarihi ile örtüşüyor. Toplumsal ilişkilerin, siyasal ve ahlaki değerlerin yakın tarihimizdeki dönüşümünü Cantürk ekseninde anlatmaya çalıştım.
1973 yılında...
o yıllarda mekkarecilik artık tarihe karışıyordu...
katırlar yerlerini motorlu taşıtlara bırakıyordu...
sadece cantürkler değildi otobüs işine girenler. liceli bazı aileler arka arkaya otobüs alıp şirketlere ortak oluyorlardı. ekmekçi ailesi laçin ailesiyle birlikte hazar turizm seyahat acentesini kurdular. canpolat ailesi ve erşenel ailesi özdiyarbakır firmasına otobüs vererek ortak oldular. delidere ailesi otobüs alıp kamil koç firmasıyla birlikte çalışmaya başladı.
Giyom Tell'in ülkesi İsviçre'de ne karışık işler oluyordu...
Aslında İsviçre'yi Nazım Hikmet'ten daha güzel anlatan yoktu:
"İsviçre'ye bilirsin gülüm/dilsiz kasası derler, /bir yerlerden, bir şeylerden kaçırılan paraların.(...)
"Ve rahat karlı gecelerinde İsviçre'nin/yıldızları biraz da/gözyaşlarımızla yıkanıp yanmıyor mu?" (19)
-----------------------------------------------------------------
19) Nazım Hikmet, "İsviçre'den Geçerken" Yeni Şiirler kitabın dan. (Adam Yayınları)
Behçet Cantürk davasında mahkemeye sunulan deliller yetersizdi.
Behçet Cantürk'ün tahliye edilmesinin ikinci bir nedenini de, Jean- Jacques Rousseau'nun şu sözü açıklıyor: Zengin, yasayı para kesesinde taşır!..
Doğaya, insana ve mesleğine yabancılaşan, umutsuz, yılgın Amerikalılar, mutluluğu uyuşturucuda arıyordu. ABD sistemi, insanı yıkıma uğratan uyuşturucu karşısında çaresiz kalıyordu.
Sayfa 182 - 1.Baskı Temmuz 2019 Kırmızı Kedi Yayınları
Askeri Savcı, hazırladığı iddianamede çok ağır ithamlarda bulunup, sanıkların idamlarını talep ediyordu. Ancak, sanıkların hangi örgütün üyesi olduğunu bilmiyordu. Çünkü örgütleri birbirine karıştırmıştı!
Sayfa 197 - 1.Baskı Temmuz 2019 Kırmızı Kedi Yayınları
1970-1980 yılları arasında "Karadeniz mafyası" ile "Kürt mafyası" birbirine düşmandı. Her iki grupta da ön plana çıkan iki isim vardı: Dündar Kılıç ve Behçet Cantürk. Eylemleriyle hemen her gün basının gündeminde yer alan bu iki medyatik baba" Mamak Askeri Cezaevi'nden sonra, Diyarbakır Askeri Cezaevi'nde de aynı koğuşu paylaştılar.
Sayfa 222 - 1.Baskı Temmuz 2019 Kırmızı Kedi Yayınları
Peki, Behçet Cantürk nasıl tahliye oluyordu?
Bunun birinci nedeni, Türkiye'de polis ve savcılık sorgusunun çok ilkel olmasıdır. Tek delil, işkencelerde alınan sanık ifadeleridir. Sanık, mahkemede bu ifadeleri reddedince, ortada kanıt adına hiçbir şey kalmıyordu...
Behçet Cantürk davasında mahkemeye sunulan deliller yetersizdi.
Behçet Cantürk'ün tahliye edilmesinin ikinci bir nedenini de, Jean-Jacgues Rousseau'nun şu sözü açıklıyor: "Zengin, yasayı para kesesinde taşır!.."
Sayfa 224 - 1.Baskı Temmuz 2019 Kırmızı Kedi Yayınları
Aslında "Ülkücü mafya" 1980'li yılların ikinci yansından sonra, Dündar Kılıç, Behçet Cantürk, Abuzer Uğurlu gibi yeraltı dünyasının önde gelen isimlerinin cezaevine girmesiyle, "boşluğu doldurması" için devlet desteğiyle ortaya çıkartılmıştı.
Sayfa 227 - 1.Baskı Temmuz 2019 Kırmızı Kedi Yayınları
"Kürt mafyası" Turgut Özal döneminde çok büyümüştü. Kürt işadamları çok zengin olmuşlardı. Türkiye'nin en zengin yüz işadamının yarısı Kürt'tü. Devletin önemli köşe başlarında Kürtler bulunuyordu. Meclis'te yüzü aşkın Kürt milletvekili vardı. PKK da giderek büyüyordu. İstanbul'da her ay milyarlarca lira bağış topluyordu.
1993 yılında Milli Güvenlik Kurulu'nda, "PKK'ya karşı topyekûn ve kesintisiz savaş" kararı alındı.
Sayfa 239 - 1.Baskı Temmuz 2019 Kırmızı Kedi Yayınları
Uyuşturucu dünyası, siyasal ve ekonomik bakımdan bir tarafa itilmiş etnik azınlıklardan oluşuyordu. Bu işi meslek edinenler, Pakistan'da Peştular, Afganistan'da Tacikler, İran'da Beluciler, Türkiye'de ise Kürtler'di.