Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bekaretin "El Değmemiş" Tarihi

Hanne Blank

En Yeni Bekaretin "El Değmemiş" Tarihi Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Bekaretin "El Değmemiş" Tarihi sözleri ve alıntılarını, en yeni Bekaretin "El Değmemiş" Tarihi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
'Kızoğlankız' kadar salakça başka bir kelime yoktur.
Türk Dil Kurumu'nun (TDK) internet üzerindeki Güncel Türkçe Sözlüğü'nde "bakire" sözcüğünü aradığımızda, karşımıza "cinsel ilişkide bulunmamış(dişi), kızoğlan, kızoğlankız" açıklaması, "bekâret" sözcüğüne baktığımızdaysa, "kızlık; saflık, temizlik, masumluk" gibi anlamlar çıkıyor karşımıza.
Sayfa 13 - İletişim Yayınları / 7.Baskı 2021 / Özgün Adı: Virgin. The Untouched History / Çeviren ve Önsöz: Emek ErgünKitabı okuyor
...bir cinayet daha namus gerekçesiyle görmezden gelinecek. Ne de olsa hiç zaman kaybetmeden kanı akıtmak lazım çünkü hepimiz biliyoruz; namus beklemez, kirlendi mi ancak kanla temizlenir. Gülüp geçmemiz gerekiyor bu fıkralara ama yapamıyoruz. Hepimizin bir şekilde canını yakmış bekâret/namus dediğimiz bu meret; kimimizinkini daha çok kimimizinkini daha az. Öyle gülüp geçemeyiz.
Sayfa 12 - İletişim Yayınları / 7.Baskı 2021 / Özgün Adı: Virgin. The Untouched History / Çeviren ve Önsöz: Emek ErgünKitabı okuyor
Reklam
Kadın bedeninin ve cinselliğinin, aile, eğitim, hukuk, tıp, dil ve din gibi başlıca toplumsal kurumlar yoluyla sürekli gözlem ve denetim altında bulundurulması ataerkil düzenlerin özünü oluşturur. Bu kurumların başında gelen baba rolündeki devlet, kimi zaman açıktan açığa, kimi zamansa el altından kadınların hem emek üretme hem üreme anlamındaki üretkenliğini erkek egemenliğini sürdürme yolunda var gücüyle yönetmeye çalışır. Diğer birçok ataerkil toplumda olduğu gibi Türkiye'de de kadınlar bedensel ve cinsel olarak birçok kontrol mekanizmasına maruz bırakılır. Namus kavramı ile ayrılmaz bir bütün oluşturan bekaret olgusu, bu kontrol mekanizmalarından biridir, hem de en güçlülerinden biridir.
Sayfa 11 - İletişim Yayınları / 7.Baskı 2021 / Özgün Adı: Virgin. The Untouched History / Çeviren ve Önsöz: Emek ErgünKitabı okuyor
Belki de bilmemiz gereken tek şey, en önemli organımızın bacaklarımızın arasında değil, kulaklarımızın arasında bulunduğudur.
Türkiye’de bekâret ve namus kavramları birbirinden ayrıl­maz bir ikilidir. Nawal el Saadawi’nin Arap toplunları için söylediği sözler, Türkiye için de geçerlidir: “Bizim Arap toplumumuzda çarpık bir namus kavramı vardır. Bir adamın namu­su, ailesinin kadın üyelerinin himenleri sağlam olduğu sürece güvendedir. Namus, adamın kendi davranışlarından çok, aile­deki kadınların davranışlarıyla ilişkilidir”
Vajina gibi bol kıvrımlı ve çok katlı bir organda, kolayca gözden kaçırılabilecek, varla yok arası, incecik bir za­ra “himen” adını vererek, tıp bilimi özünde işlevsiz bir zar parçasını, isimli ve işlevli hale getirmiştir. Dilin var edici gücü­nü göz önüne aldığımızda, himenin isimlendirilmesiyle hem himenin kendisi, hem de bekâret, fiziksel bir varlık kazanmış­tır. Bekâreti bir kurgu, bir mit olarak görmemin nedeni budur. Bu yüzden de namusu nasıl erkek egemen kültürlere özgü toplumsal bir kavram olarak sorguluyorsak, bekâreti de aynı şekilde kişisel, özel bir konu olmaktan çıkarıp ataerkil toplumların bir yaratımı olarak sorgulamalıyız.
Reklam
Soruna yol açan kadının bedeni değil, o bedene yatınm yapılma biçimleridir. - Butler, 1987:139
Bir kadını elde etmeye çalışan bir adamın, kadının bekâre­ tine verdiği büyük değer öylesine köklü ve barizdir ki biz­ den bunun nedenlerini vermemiz istense neredeyse aklı­mız karışır. Sigmund Freud
Kültürle cinsellik arasındaki ilişki her zaman gergin olmuştur.
Bekâret, bin yıllardır insan kültürlerinde düzenleyici bir ilke olarak kullanılmıştır. Geçmişte olduğu gibi bugün de, döne­minin. dininin, çevresinin ya da ailesinin bekâret diye inandığı kuralı çiğneyen herhangi bir kadın, alay edilmeye, hor görül­ meye, ayıplanmaya, dışlanmaya, evlilikten men edilmeye veya evlatlıktan reddedilmeye maruz bırakılabilir. Bazı yerlerde ve zamanlarda, kadının ailesi bu yüzden para cezasına ya da baş­ ka tür bir cezaya çarptırılabilir ya da kadının kendisi köle ola­rak satılabilir. Dahası bekâretini kaybetmesinin cezası olarak kadın hapse atılabilir, sakat bırakılabilir, kötürüm edilebilir, kırbaçlanabilir, tecavüze uğrayabilir ve hatta öldürülebilir... Üstelik bütün bunlar bir söylenti uğruna bile olabilir. Böyle aşağılamalarının ve güya namus temizleyen cinayetlerin, ancak kadınlar konusunda baskıcı ya da gerici dinî geleneklerin hü­küm sürdüğü uzak diyarlarda ya da çağdışı geleneklere bağ­lanmış, içine kapanık göçmen topluluklarda olduğunu sanma­yın ve şu olayı hatırlayın: 2004 yılının Kasım ayında, Ameri­ ka’nın Alabama eyaletinin Birmingham kasabasında, on iki ya­şındaki ilkokul öğrencisi Jasmine Archie’nin bekâretini kay­bettiğini düşünen annesi, önce zorla çamaşır suyu içirerek sonra da boğarak kızını öldürmüştür.
Reklam
Uluslararası Af Örgütü’nün Diyarbakır, Muş, Mardin, Batman ve Midyat’ta 100’den fazla kadın mahkûmla yaptığı röportajlar, gözaltındayken bu kadın­ların “neredeyse hepsinin ‘bekâret muayenesine’ maruz bıra­kıldığını ve neredeyse hepsinin sözlü ya da fiziksel cinsel taciz yaşadığını ortaya çıkarmıştır
Türkiye gündeminde bekâret tartışmaları, çoğu zaman bekâ­ret muayenesi çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Konu ilk olarak 1988’de, Harita Genel Komutanlıgı’nın işe alacağı bekâr kadın­lardan bekâret raporu istemesiyle gündeme yerleşmiştir.
Soruna yol açan kadının bedeni değil, o bedene yatınm yapılma biçimleridir.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.