"Sizi düşünüyordum," dedi bir dakikalık suskunluğunun ardından. "O kadar iyisiniz ki, hissetmemek için taş olmak lazım. Ne oldu biliyor musunuz? İkinizi karşılaştırıyordum. Neden o siz değil? Neden o da sizin gibi değil? Siz ondan daha iyisiniz ama yine de onu sizden daha çok seviyorum." ●"Her şeye rağmen ona çok saygı duyuyorum. Acaba onu kendimden üstün mü tutuyorum?"
"Hayır, Nastenka,hayır," diye cevapladım, "yalnızca onu dünyadaki herkesten daha çok seviyorsun, kendinden bile." Ah Nastenka Ah... ●Dostoyevski bu kitabında kendi iç dünyasında dile getirmek istediği yoğun duygularını cümlelere bir dökmüş ki sormayın. Bu denli hayalperestlik,sevgi, her şeyin farkında olarak sevmek.. İşte Dostoyevski..
■ Romanımızın kahramanı bu genç adam, Nastenka isminde bir genç kızımız ile tanışıyor, bu kızımıza gönlünü kaptırıyor. Bu genç adam Nastenka'ya hayallerini-anılarını paylaşır, gönlünü verir, dört beyaz gecede. Bu tek taraflı bastırılmak zorunda kalınan duygulara St.Petersburg sokakları şahittir.
● Lakin ben Nastenka'yı hiç sevmedim. Genç kahramanımıza o da gönül verdiğini kendi ağzı ile söyledi ama duygularıyla oynayıp, öylece çekip gitti. Ama kahramanımız onu öyle sevmişti ki; Nastenka eski sevdiğine dönmüş olsa bile ona ; " Tek hissedeceğiniz, yakınınızda her dakika çarpmaya devam eden, sizin için her şeyi yapmaya hazır bu kalp olurdu" diyebilecek kadar, her şeyi bile bile sevmişti bu genç adam..