Bir Dostoyevski öyküsü olarak karşımıza çıkan bu mini kitap 4 gece ve 1 sabahı bize kalbimizi kıra kıra anlatıyor.
Başkarakterimiz hayal dünyasında yaşayan ve bunu gerçek dünyadaki diğer her şeye tercih eden biri.
Geceleri hayal dünyasında dolaşırken bir yandan da şehrin sokaklarında dolaşan bu adam, kanalın kenarında ağlayan bir kadına rastlar ve olaylar gelişir.
Zamanla önce kurtarıcısı, sonra dert ortağı, daha sonra da aşığı olan bu adamın duygularını bir kağıt gibi buruşturup atan Nastenka'ya ben çok kızgınım.
80. sayfadan sonrasını okurken sakin kalamadım.
Bir kalbi bilerek kıran bu kadın üstelik bir de özür mektubu yazmasın mı? Kalp kırıcılar işte böyledir.
Son sayfalarda kederlere gömülen bu adamla beraber Rus Edebiyatı'nın inceliklerini, St. Petersburg gecelerini, aşkın tuhaflıklarını ve sevmeye devam edebilme sorgulamalarını inceledim.
Kitabın içinden, kitabın tamamını özetleyen şu cümle ile incelememi bitiriyorum:
"Onu daha çok sevmeme rağmen, siz daha iyisiniz."