Kırgızistan'da ormanda dedesi Mümin, teyzesi Bekey, eniştesi Orozkul, Gülcemal yengesi ve Seydahmet emmisiyle bir de üvey ninesiyle birlikte yaşayan küçük bir çocuğun hikayesidir aslında Beyaz Gemi. Çocuğu annesi ve babası terk etmiş, dedesinin anlattığı masallarla büyümüş, hayal gücü yüksek, saf ve temiz bir kalbi olan bu çocuğun hikayesini sevdim. Karakterlere baktığımda sadece dedeyi ve çocuğu sevdim diyebilirim. Dedesi o kadar mülayim ve iyi biri ki onun sıcaklığı, merhameti resmen içinize işliyor. (Ayrıca çocuğu da çok iyi yetiştirdiğini görüyoruz.) Eniştesine acayip sinir oldum. O havalar, afra tafralar falan kendini büyük görmeler, yaptığı saygısızlıklar, şiddet kullanması... Adamdan nefret ettim resmen. Neyse karakter analizine cok girmeyeyim. Aytmatov'a göre çocukluk, gelecekteki insan karakterinin tohumudur. (Bu söz bana ağaç yaşken eğilir atasözünü anımsattı.) Masal anlatan dede geçmişi, çocuk da geleceği temsil ediyor. Bu arada Maral Ana Destanı oldukça ilgi çekiciydi. Kitabın sonu hakkında bir şey söylemem gerekirse böyle olmamalıydı diyorum. Şaşırdım ve üzüldüm. :/ Edebiyat dünyasında önemli bir yeri olan bu kitabı kitabı hepinize tavsiye ederim.