"Beyaz Zambaklar Ülkesinde" romanı, sadece bir kolonizasyon hikayesi olarak öne çıkmaz; aynı zamanda insan doğası, kültürel etkileşimler ve değişim üzerine derinlemesine bir düşünce sunar. Roman, Danimarka'nın Grönland üzerindeki etkilerini ve yerli halkın yaşam tarzının nasıl değiştiğini anlatırken, aynı zamanda bireylerin kimlik arayışları, aidiyet duyguları ve varoluşsal sorgulamalarını da ele alır.
Roman, sadece tarihi bir olayı aktarmakla kalmaz, aynı zamanda insanlığın evrensel temalarını da işler. Kolonizasyonun getirdiği çatışmalar, ahlaki sorumluluklar ve kültürel kaygılar üzerine düşündürür. Ayrıca, "öteki"nin ve farklılıkların nasıl algılandığı konusunda derinlemesine bir tartışma sunar.
Jensen, eserinde Grönland'ın keşfi ve sonrasındaki süreci anlatırken, okuyucuya insanlığın kolektif geçmişi üzerine düşünme fırsatı verir. Bu bağlamda, "Beyaz Zambaklar Ülkesinde", tarihsel olayları sadece anlatmakla kalmayıp, bu olayların insanlığın evrimi ve küresel ilişkiler açısından ne anlama geldiğini de sorgulatan derin bir eser olarak değerlendirilebilir.
