Tam Metin

Beyaz Zambaklar Ülkesinde

Grigory Petrov

Beyaz Zambaklar Ülkesinde Gönderileri

Beyaz Zambaklar Ülkesinde kitaplarını, Beyaz Zambaklar Ülkesinde sözleri ve alıntılarını, Beyaz Zambaklar Ülkesinde yazarlarını, Beyaz Zambaklar Ülkesinde yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Hiçbir şeyde aşırıya kaçmamalıdır! Hiçbir şey tek taraflı olmamalıdır. Her şeyde orta yolu gözetmelidir. Her şeyi za­manında ve yerinde yapmalıdır.”
Napoleon’un ardı arkası kesilmeyen savaşlarından artık bıkmış olan Avrııpa ülkeleri bu sonuca çok memnun oldular ve İngiltere’nin yenilgi bilmeyen kudretine hayran oldular. Tüm Avrupa, İngilizler’i taklit etmeye başladı. İngilte­re’nin her şeyi artık moda olmuştu. Ancak çocuklar, büluğa ermemiş gençler ve orta yaş kesi­mi herşeyi taklid ederken, çoğunlukla sigara ve içki kullanma, kaba konuşma gibi olumsuz yönlerini taklit ediyorlardı. Henüz kültür ve medeniyet alanında ilerleyememiş mil­letler de İngilizler’in komik ve zararlı davranışlarını alarak, İngiliz toplumunun kötü birer kopyası durumuna düştüler.
Reklam
Evet, önceleri gözlerimiz körmüş. Feci bir hayat sürüyormuşuz. Şükürler olsun, şimdiki gençler hayatı daha güzel ve daha akıllıca düzenlemesini biliyorlar. Bu şeklide bizzat kışlalar da bilgi ve ahlâk yönünden yük­selmiştir. İyi mayanın hamuru kabartması gibi, kışla da mille­ti bilgi ve ahlâki açıdan yükseltmiştir.
Snelman anlamlı bir gülüşle şu soruyu yöneltti: _ Kanunsuzluğun en büyük öğreticisi kimlerdir, bilir mi­siniz? Sorusunu yine kendi cevapladı: _ Memurların ta kendisidir. Yasayı uygulamakla yükümlü olanlardır. Halka, yasalara itaat etmenin yollarını ve çareleri­ni memur öğretir.
Bir iş için kendilerine müracaat edenleri saatlerce bekletir­lerdi. Kaba ve küstah odacılar bile halka bağırıp çağırıyordu. Halk saatlerce bekledikten sonra işini yaptıramadan dağılırdı. Sabırla bekleyenler ise uykulu, aptal suratlı ama bir hindi ka­dar mağrur olan memurun huzuruna kabul edilirdi. Müraca­at eden kişi daha ağzını açmaya fırsat kalmadan “Bugün çok meşgulüm, yarın gel!” cevabını alırdı. Adamın ısrarları işe ya­ramaz “yarın gel” diye tutturan memurun hışmına uğrayarak en nihayet daireden kovulurdu. Mesaisi biten memur ise soluğu bir eğlence yerinde alırdı. Pahalı içkiler su gibi akar, kadınlar çevresinde döner, memur günün yorgunluğunu(!) çıkarırdı. Ancak böylesi bir hayat için elbetteki çok para kazanmak gerekiyordu. Bıı yüz­den önemli devlet işleri bu batakhanelerde rüşvetle dönüyor­du. Bu olayları duyanlar yüksek sesle hesap sormaktan korka­rak ancak kendi aralarında fısıldaşabiliyorlardı
­muş, hiçbir kamu sektörüne kabul edilmemiş, işyerlerinde bir iş bulamamış, kendi başına bir iş tutturamamış, aslında çalış­mak istemeyen bu gençler, bir süre aile servetiyle idare ettik­ten sonra ailelelerinin torpiliyle ülkemize memur olarak gön­derilirdi. Bu şekilde ülkemize gelmiş olan 1000, hatta 2000 İsveç memurundan artık ne beklemek gerekir, gerisini siz düşü­nün. Çoğunluğu Lise 2’den ve 3’ten mezun olan bu yalancı, cahil ve ahlâksız memurlar, mesailerini devlet dairelerinde değil, lüks meyhanelerde ve eğlence yerlerinde geçirirlerdi.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.