Kiliseden aforoz,yurdundan sürgün edilen Rus papaz Grigori Petrov'un Suomi'nin yükselişini destansı bir dille anlattığı bu eser Balkanlarda özellikle de Türkiye ve Bulgaristan'da bir hayli popülerken Finlandiya'da pek bilinmiyor.Bunun sebebinin kitabın gerçek ve kurgu karışımı olup yazarın Finlandiya'nın yükselişini fikirlerini ortaya koymak adına bir araç olarak kullanması olduğunu düşünüyorum.
Kitabın başında Soumi'nin İsveç'in egemenliği altındaki vahim durumu anlatılıyor.Ancak 1808'de meydana gelen savaşla Suomi'nin kaderi değişiyor ve bu sefer de Rus hakimiyetine giriyor.Aslında bu her şey için milat oluyor ve Rusların Finlere özerklik vermesiyle,sanki tüm şartlar sadece bunu bekliyormuşcasına, yükseliş başlıyor. Snellman ve onun kültür muhafızları bir anda yurdun dört bir yanına dağılıp halka gerekli bilinci aşılamaya başlıyor.Burada işin ilginç kısmı Suomi'nin bütün şartlarının hazır olup sadece Snellman ve diğer aydınların çağrısına muhtaç olmasıdır.
Kitabın en sevdiğim kısmı rahip MacDonald'ın anlattığı aydınlık ve karanlık ruhun hikayesiydi.
Son olarak toparlayacaksak kitabı beğendim ancak yazarın konuyu fazla romantize ettiğini düşünüyorum. Yine de okunmalı.