Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Teknoloji, internet, sosyal medya

Bilgi Çağını Anlayamadık

Abdullah Reha Nazlı

Bilgi Çağını Anlayamadık Gönderileri

Bilgi Çağını Anlayamadık kitaplarını, Bilgi Çağını Anlayamadık sözleri ve alıntılarını, Bilgi Çağını Anlayamadık yazarlarını, Bilgi Çağını Anlayamadık yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
152 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
kesinlikle okuyun
Teknoloji vazgeçilmezimiz artık değil mi? Uzak kalmaya dayanamıyoruz. Ancak bizden önceki kuşağın şimdiki gibi böyle bir sorunu yoktu. Teknolojinin geçiş dönemini yaşayanlar öncesi sonrası kıyaslamayı daha iyi gözlemlerler. Şu dönemde doğanların hiçbiri bunu bir mucize olarak görmeyecekler. . İşte bu geçişte gözden kaçanları ve teknokojinin doğru amaçlarını gözler önüne seren bir çalışma "Bilgi Çağını Anlayamadık". Çok yönlü yazarımız yine kendine özgü anlatımı, toplumsal dokundurmaları ile akıcı anlatımını ve gizlide bırakılmaya çalışılmış noktaları üstündeki tozları üfleyerek bizlere getirmiş. Okurken gerçekten de hak vermemek elde değil. Genel ağın ne duruma geldiğini hepimiz biliyoruz. Güvenirliği tartışılır, bilgi kirliliği üst seviyede, amacı dışında kullanılmaya çalışılan bir ortam durumunda. . "Doğaya, çevremize, yaşamımıza yaptığımızı internete de yapıyoruz." diyor sona doğru yazar. Yani bozuyor, yıkıyor ve orayı bırakıp gidiyoruz. İnanılmaz bir vurdumduymazlık. Öte yandan nasıl olması gerektiğine de odaklandırıyor. Okuduktan sonra önce kendinize ardından internete, teknolojiye olan bakış açınızı etkileyecektir diye düşünüyorum. Elimizin altındaki bu ucu bucağı olmayan bu teknolojiyi en verimli biçimde kullanmaya bir an önce başlamalıyız.
Bilgi Çağını Anlayamadık
Bilgi Çağını AnlayamadıkAbdullah Reha Nazlı · Gece Kitaplığı · 201516 okunma
152 syf.
8/10 puan verdi
HASHTAG: EĞİTİM
Bizler hiçbir şeyin farkında değiliz. Dünya çok farklı olaylar peşinde koşarken biz hashtag bile kullanamıyoruz. Sosyal medya artık bir dedikodu mekanı. Telefonlarımızın camlarının arkasındaki dijital dünyaya her yere baktığımızdan daha çok bakıyoruz. Çok önemli işler peşindeymişiz gibi her ortamda, her koşulda bakmadan duramıyoruz. Ailemizle vakit geçiriyor zannederken sadece yanlarında oturup onların da kendi ekranlarına bakmasını seyrediyoruz.’Nasılsın?’ sorusunu bile duymuyoruz çoğu zaman. Sanırım Japonya’daydı, yürürken telefonuyla ilgilenenler için özel kaldırım yapmışlar. O kadar kaptırmışız ki kendimizi o ekranlara, kim olduğumuzu bile unutmuşuz. Bir araya geldiğimizde konuşacak 2 kelime bulamıyoruz. Telefonun şarjı bittiğinde ‘şarjım bitti’ diyoruz. Artık onun bedenimizin bir duyusu olduğunu kabul ediyoruz. Sosyal mecralar, doğru amaçlar için kullanıldığında gerçekten çok faydalı bilgiler içeriyor. Ama bizim bu alanlardan çıkardığımız tek şey kim ne yapıyor, nasıl giyiniyor, kiminle yaşıyor. Reha Bey’in bu kitapta değindiği konu çok güzel. Başarılarının devamını can-ı gönülden dilerim. Dış dünyanın pencerelerine bakmak yerine iç dünyamızın pencerelerini görmek dileğiyle.. ‘’İnsanların büyük kısmı yaşamıyorlar, sadece varlar’’ Oscar Wilde
Bilgi Çağını Anlayamadık
Bilgi Çağını AnlayamadıkAbdullah Reha Nazlı · Gece Kitaplığı · 201516 okunma
Reklam
‘’Facebook gittikçe kendini tekrar ediyor, mecburen. Bunun Facebook’la hiçbir alakası yok, tamamen insanların karakterleri ile ilgili. İnsanlar; 5 yılda yüklediği 100. profil resminde aynı kişilerden aynı yorumları almaktan bıkmadılar. Bazı kişiler hala ısrarla paylaşırsa insanların siyasi fikirlerini değiştirebileceğini düşünüyor. Bazıları kendi tuttuğu takımın en başarılı olduğunu ispatlarsa kendisine duyulan saygının artacağını zannediyor. Kimisinin tüm hayatı gözlerimizin önünde ama umurumuzda değil.’’
‘’Gördüğüm kadarıyla istemeye istemeye dershaneye gidip, biraz puan alıp yıllarca atanmayı beklerken Facebook’ta önüne gelene oyun isteği yollayacaklar. Bu sırada Samsung S4 ile attıkları tweetlerde atanamadıkları için buna çatacaklar.’’
‘’Kore’nin SBS televizyonu, Facebook’da bir sayfa açmış. Türkiye’de ortaokul öğrencilerinin girdiği sınavın ismi de SBS. Sınavdan bir gün önce binlerce öğrenci Facebook’ta arama yapıp SBS televizyonu sayfasına giriyorlar. Profil resmi, sayfa içeriğindeki Korece yazıları falan görmüyorlar bile.hepsi sayfanın duvarında ‘sınava girecek herkese başarılar’ diliyorlar. Televizyon kanalı yetkilileri binlerce Türk hesabının kendi duvarlarına yazmalarına anlam veremeyip ne yazdığını anlayacak birini bulana kadar panik içinde araştırma yapıyorlar. Yayınları sırasında farkında olmadan Türklere hakaret ettiklerini sanıyorlar.’’
‘’Sürekli karikatür paylaşan komik biri gibi görünmeye çalışıyor, sürekli şarkı paylaşan birine laf göndermeye çalışıyor derler. Bu hesaba göre neden kültürlü görünmeye çalışan kişi güzel söz sayfasını beğenmek, bilimle ilgili görünmek isteyen kişi sözde bilim sayfalarındaki ilginç bilgiler’i duvarında paylaşmak yerine adam akıllı ve kaliteli videoları paylaşmaz? Çünkü onlar ortak payda değil, sıkıcı.’’
Reklam
‘’Çünkü sen tek başına değilsin, sen koca bir çoğunluk içinde hem herkessin hem hiç kimsesin.’’
‘’Niteliksiz kalabalıklar çok tehlikelidirler. Ortama kafalarında şekil verir ve kendi amaçları için kullanırlar. Oluşturdukları alışkanlıklar asla temizlenemezler. Ve doğru şekilde kullanmadıkları her şey için oluşumları suçlarlar.’’
‘’İnsanlık hiç bu kadar bilginin çok ancak cehaletin, bilgiye düşmanlığın, teknolojiye ilgisizliğin çok olduğu bir çağ daha görmemişti.’’
‘’Zaten sosyal ağlar, günlük hayatta asla duymayacağınız şeylerin konuşulduğunu ilk kez öğrendiğiniz, normalde konuşulmasını istemediğiniz konularla çok rahat karşılaşabildiğiniz ve günlük hayatta ciddiye almadığınız kişilerin fikirlerini duyurabilmek için bas bas bağırdıkları ortamdır.’’
Reklam
’İnsagram’ı Facebook satın aldığında sevindim. Twitter’ın resimli versiyonu olabilir ve inanılmaz amaçlar için kullanılabilirdi. Bir hashtagle şairlerin şiirlerine, turistik bilgilere, anlık gelişmelere ulaşabilirdik. Ama Twitter’a üye olanları eleştirdiğimiz davranışlara rahmet okutacak bir kitle daha ortaya çıktı. Biz olabilecek en düşük seviyeli kitle Twitter’da var zannederdik. Yani konuşacak ve üretecek bir şeyi olmayan ya da ancak birkaç cümle kurabilen ve RT yapabilen kişiler topluluğu. Meğer daha kötüsü varmış. Konuşacak hiçbir şeyi olmayan ve sadece –devamlı- fotoğraf paylaşan insanlar. Twitter üyeliği alıp hiç tweet atmamış tipler. Sürekli ama sürekli kendi hayatını veya sadece kendi suratını paylaşan insanlar. Bu kişiler bunu, kendileriyle ilgili irtibarın artacağını düşünerek paylaşıyorlar ki bu internetin en inanılmaz gerçeğidir.’’
‘’Eğitim sistemi İngilizce, Tarih, Türk Dili Kuralları’nı öğretemiyor, bunları kabullendim. Ama bari okuma öğretseydi..’’
’Burcunu öven sayfayı, siyasi görüşüne methiyeler dizen gazeteyi, her fotoğrafını beğenen arkadaşlarını, tuttuğu takımı tutmakla doğru karar verdiğini ispatlamaya çalışan siteleri takip eden ama yine de ilerleme hayalindeki kalabalıklara dönüştük.’’
’Hiçbir çocuk derste penguenlerle ilgili akıllıca bir şey sormuyor. Kendisine anlatılanın dışında hiçbir şey merak etmiyor, kendisine anlatılanı da umursamıyor.’’
Google'nin otomatik düzelttiği şeyler bile beynin tüm işlevini elinden aldı. Hayatını felsefeye adamış taklidi yapan genç , sürekli alıntı yaptığı Nietzcshe'nin ismini , yıllar geçse bile Google'a bakmadan doğru yazamıyor. Çünkü her yazdığında doğrusunu buldu. Bakmadan yazma ihtiyacı hiç gelişmedi Öğrenciler ödevlerini kopyalayıp yapıştırıyor. Kendi verdikleri ödevlerde ne yazdıkları hakkında fikirleri bile yok.İnternet temel çöplüğüne döndü. Kimse kitap okumuyor
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.