Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilginin Sırrı - Jnana Yoga

Swami Vivekananda

Sayfa Sayısına Göre Bilginin Sırrı - Jnana Yoga Sözleri ve Alıntıları

Sayfa Sayısına Göre Bilginin Sırrı - Jnana Yoga sözleri ve alıntılarını, sayfa sayısına göre Bilginin Sırrı - Jnana Yoga kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mısırlıların, Babillilerin, Çinlilerin, Amerikalıların ve diğer yerlerdeki ırkların kadim dinleri üzerinde araştırma yapıldığında, başlangıçta dinin atalara tapınmanın izlerini taşıdığı görülür. Kadim mısırlıların ruha ilişkin ilk fikri, ruhun bedenin ikizi olmasıdır. Bu fikre göre, her insan bedeni ruhu içinde taşır ve kişi öldüğünde, bedene benzer yapıda olan ruh, bedenden ayrılmasına rağmen yaşamını sürdürür, ama dış bedenin herhangi bir kısmı incindiğinde, ruh da buna bağlı olarak incinir. Ruhun varlığını sürdürmesinin cansız bedenin bozulmamasına bağlı olduğuna inanılması, Mısırlıların bedenin bozulmaması için özen göstermelerine neden olur. Bedenleri korumak için kocaman piramitler yapmalarının nedeni de budur. Bu açık bir şekilde atalara tapınmadır.
Sayfa 16 - Purnam YayınlarıKitabı okudu
Bu iki görüş her ne kadar birbiriyle çelişkili gözükse de, bu görüşler üçüncü bir temel üzerinde uzlaştırılabilir. Kanımca bu, dinin gerçek tohumudur; ben bunu, duyuların sınırlamalarını aşma mücadelesi olarak adlandırıyorum. İnsanoğlu ya kendi atalarının ruhlarının, ölmüşlerin ruhlarının arayışına girerek beden çürüdükten sonra ne olduğunu anlamaya,ya da doğanın muazzam fenomeninin ardında işleyen gücün ne olduğunu anlamaya çalışır. Kesin olan tek şeyse insanoğlunun duyularının sınırlamalarını aşmaya çalışmasıdır.
Sayfa 17 - Purnam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İnsan aklı hep görünenin ötesindekini gözlemlemeye çalışır. Şafak vakti, akşam, fırtına, doğanın muazzam ve dev kuvvetleri, tüm bunların güzelliği insan aklını çalıştırmış ve kişi bunun ötesine geçerek bu doğa olaylarını anlamaya çalışmıştır. Bu mücadele sırasında, bu fenomenlere kişisel nitelikler atfedilmiş, onlara bazen güzel, bazen insan aklını aşan bir yapıda ruh ve beden verilmiş, bu fenomenlerin soyutluktan kurtarılarak kişiselleştirilmesine çalışılmıştır. Bu durum, kadim Yunanlılarda da görülür; tüm Yunan mitolojisi soyutlaştırılmış bu doğaya tapınmadır. Bu durum, kadim Almanlar, İskandinavlar ve tüm diğer Aryan ırkı için de geçerlidir ve dinin ortaya çıkışının temelinde doğa güçlerinin kişiselleştirilmesinin yattığı görülür.
Sayfa 17 - Purnam YayınlarıKitabı okudu
Dinlerin iddia ettiği gerçeklerin ne kadarının doğru olduğu sorusunu bir yana bıraksak da, tüm dinlerde ortak bir özellik buluruz. Dinlerin hepsi, fiziğin somut çeşitlerine karşıt olan soyutlamalardır. Örneğin; yüksek dereceli tüm organize dinler, ister Soyutlanmış Varlık, Her Şeye Gücü Yeten Varlık, Tanrı olarak isimlendirilen Soyut Kişilik biçiminde olsun, ister Ahlak Yasaları ve tüm varoluşun temelindeki Soyut Öz olsun, Soyutluk Biriminin en saf halini alır. Günümüzde de, aklın duyular üstü durumunu göz önüne almadan dinleri vaaz etme çabasında, Kadimlerin eski soyutlamaları alınır; 'Ahlaki Yasa', 'İdeal Birlik' ve benzeri isimler verilerek bu soyutlamaların duyularda olmadığı gösterilir. Hiçbirimiz henüz 'İdeal İnsanoğlu'nu görmedik; ancak yine de buna inanmamız istenir. Hiçbirimiz henüz mükemmel bir kişi görmüş değiliz, ama bu ideal olmaksızın ilerleyemeyiz! Tüm farklı dinlerde, bazen bir şey şahıs olarak veya şahsi olmayan Varlık biçiminde, bazen bir Kanun olarak, bazen ise Varlık olarak ya da Öz olarak, İdeal bir Soyutlama Birimi göze çarpar ve kendimizi hep bu ideale yükseltme mücadelesine gireriz.
Sayfa 19 - Purnam YayınlarıKitabı okudu
İnsanoğlu, doğanın üzerine çıkmak için mücadelesini sürdürdükçe insanoğludur. Bu doğa hem içsel, hem de dışsal bir yapıya sahiptir. Doğa, dışımızdaki maddenin parçacıklarını yöneten yasaları içermekle kalmaz, aynı zamanda, bedenimizi yöneten yasaları da kapsar. Dışsal doğayı fethetmek iyi ve çok büyük bir şeydir; ama içsel doğamızı fethetmek bundan daha önemlidir. Yıldızları ve gezegenleri yöneten yasaları bilmek muhteşemdir; ama insanoğlunun tutku, duygu ve isteklerini yöneten yasaları bilmek daha muhteşemdir.
İnsanoğlu, doğanın üzerine çıkmak için mücadelesini sürdürdükçe insanoğludur. Bu doğa hem içsel, hem de dışsal bir yapıya sahiptir. Doğa, dışımızdaki maddenin parçacıklarını yöneten yasaları içermekle kalmaz, aynı zamanda, bedenimizi yöneten yasaları da kapsar. Dışsal doğayı fethetmek iyi ve çok büyük bir şeydir; ama içsel doğamızı fethetmek bundan daha önemlidir. Yıldızları ve gezegenleri yöneten yasaları bilmek muhteşemdir; ama insanoğlunun tutku, duygu ve isteklerini yöneten yasaları bilmek daha muhteşemdir. İnsanın kendini fethetmesi, aklın sınırları içindeki suptil işleyişini ve muhteşem sırlarını anlaması tamamen dinin konusudur.
Sayfa 22 - Purnam YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Tüm uluslar içindeki daha düşük seviyeli insanlar, hazzı duyularda ararken; kültürlü ve eğitimli olanlar hazzı düşünce, felsefe, sanat ve bilim dallarında yaşarlar. Spiritüellik bundan da yüksek bir seviyededir. Spiritüelliğin konusu Sonsuz olduğundan, bu en yüksek plan haline gelir ve spiritüelliğin verdiği haz, bu planı takdir edebilenler için en yüksek noktaya taşınır.
Sayfa 23 - Purnam YayınlarıKitabı okudu
Tüm etik sistemlerin merkezinde çeşitli biçimlerde ifade edilen tek bir fikir vardır: bu, iyilik yapmaktır. İnsanoğlunun yönlendirici güdüsü tüm insanlara, tüm hayvanlara karşı hayırseverliktir; bu hayırseverlik, "Ben evrenim; gördüğüm evren birdir." sözündeki sonsuz gerçekliğin farklı ifadeleridir. Yoksa bu hayırseverliğin mantığı nedir? İnsanlara neden iyilik etmeliyim? Neden başkalarına karşı iyi olmalıyım? Beni buna zorlayan şey nedir? Bu, sempatidir, her yerdeki aynilik duygusudur.
Sayfa 41 - Purnam YayınlarıKitabı okudu
47 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.