Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilinç ve Dil

John R. Searle

Bilinç ve Dil Gönderileri

Bilinç ve Dil kitaplarını, Bilinç ve Dil sözleri ve alıntılarını, Bilinç ve Dil yazarlarını, Bilinç ve Dil yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Dünyamızda, 'bilincin evrimsel işlevi nedir?' sorusu, 'hayatta olmanın evrimsel işlevi nedir?' sorusuna benzer. Ne de olsa, görünüşte bize oldukça benzer şekilde davranan fakat bütünüyle dökme demirden oluşan ve eritilerek üretilmiş tamamen cansız varlıklar tahayyül edebiliriz. Sorunun ifade edilişinde uygulanan standart metodun, köklü kafa karışıklıklarını gösterdiğini düşünüyorum. Bilinçle ilgili olarak 'bilincin evrimsel avantajı nedir?' sorusu, Kartezyen yanılgıya düştüğümüzü gösteren bir tonda soruluyor. Bilincin, sıradan fiziksel kanatlar ve su dünyasının bir parçası olduğunu değil de, sıradan biyolojik gerçeklik dünyasının dışında duran, fiziksel olmayan bir tür gizemli görüngü olduğunu düşünüyoruz. Bilinci biyolojik olarak düşünürsek ve ardından da ciddi biçimde soruyu ele almaya çalışırsak, 'bilincin evrimsel işlevi nedir?' sorusu, örneğin şuna indirgenebilir: 'Yürüyebilmenin, koşabilmenin, oturabilmenin, yiyebilmenin, düşünebilmenin, görebilmenin, duyabilmenin, bir dili konuşabilmenin, üretebilmenin, çocuk yetiştirebilmenin, sosyal grupları organize edebilmenin, yiyecek bulabilmenin, tehlikeden kaçınabilmenin, ürün yetiştirebilmenin ve barınak yapabilmenin evrimsel işlevi nedir?' Çünkü hem bütün bu eylemler hem de yaşamak için gerekli sayısız diğer eylemler insanlar için bilinçli eylemlerdir. Yani 'bilinç' hayatın diğer tüm yönlerinden ayrıştırılabilir farklı bir görüngünün adı değildir. Aksine 'bilinç', insanların ve üst düzey hayvanların yaşamlarının önemli etkinliklerini gerçekleştirdikleri tarzın adıdır.
Sayfa 53
O halde neden bilinç ve beyin söz konusu olduğunda bu noktayı kabul etmekte zorluk çekiyoruz? İnanıyorum ki buradaki zorluk, hala posası kalmış düalizmin etkisinde kalıyor oluşumuzdur. Zihinsel durumların epifenomenal olması gerektiği iddiası, şu varsayımla desteklenir: Bilinç, fiziksel olmadığı için fiziksel etkileri de olamaz. Benim delilimin bütün hamlesi, bu düalizmi reddetmeye yöneliktir. Bilinç, organizmanın sindirim ya da fotosentez kadar sıradan bir biyolojik ve dolayısıyla fiziksel özelliğidir. Fiziksel ve biyolojik bir özellik olması, bilincin varlıkbilimsel olarak öznel bir zihinsel özellik olmasını engellemez.
Sayfa 51
Reklam
Sanırım bilinçli organizmaların biyolojisi hakkında nihai bilimsel açıklamamız şöyle ters yüz edilebilir: Bu organizmaların bilinci, yaşamlarında ve yaşamlarını sürdürmelerinde ancak küçük ya da önemsiz bir rol oynar.
Sayfa 50
Bu tartışmanın amaçları için felsefe ve bilim arasındaki tek önemli ayrım şudur: Bilim, sistematik bilgidir; felsefe ise kısmen sistematik bilgiye sahip olabileceğimiz noktaya ulaşma çalışmasıdır. Bundan dolayıdır ki bilim sürekli 'doğru', felsefe ise sürekli 'yanlıştır'. Şöyle ki, bir şeyi gerçekten bildiğimizi düşündüğümüzde ona artık felsefe demeyi bırakıp bilim demeye başlarız.
Sayfa 40
Bilgi sistematikleştikçe biz onu bilimsel bilgi olarak adlandırmaya daha çok meyilliyizdir. Fakat bu tarz bir bilgi, konu üzerine kısıtlama içermez. 'Felsefe' geniş oranda, bilime özgü olan sistematik yolla nasıl yanıtlanacağını bilmediğimiz bütün bu soruların adıdır.
Sayfa 39
Nasıl olduğu kesinlikle açık olmasa da, mevcut açıklama aygıtımızı dikkate aldığımız zaman, nöron ateşlenmeleri ve bilinç durumları arasındaki ilişkinin nedensel karalcterini bu açıklama aygıtı içinde izah edebiliriz. Fakat günümüzde, bunun nasıl gerçekleştiğini bilmeyişimiz, bunun gerçekleştiğini bilmiyor olmamızı gerektirmez.
Sayfa 25
Reklam
Beyin süreçleri (işleyişleri) bilinç süreçlerine neden olur.
Sayfa 24
Bilinçli durumlar, beyindeki alt düzey nörobiyolojik süreçlerin neden olduğu fakat kendiliklerinde beynin daha yüksek düzeyli niteliklerdir.
Sayfa 23
Sanırım, Descartes'la başlayan şüpheci delil ve yanıt çizgisini yirminci yüzyıl boyunca çok ciddlye almakla bir hata yaptık. Kanaatimce on yedinci yüzyılda, bilginin varlığının bir sorunsal olduğunu ve onun sağlam bir temele dayanması gerektiğini düşünmek makuldü. Fakat günümüzde bunu sorunsal olarak görmeye çalışmak bana saçma geliyor. Şayet mevcut entelektüel durum hakkında açık olan bir şey varsa, o da bilginin günden güne geliştiğidir. Bilginin varlığı şüpheli değildir. Fakat şüpheci kaygılar üzerinde ısrar etmenin ve bunlara dayalı bilgiye dair (epistemik) duruşun felsefedeki zararlı etkilerinin daha ne kadar süreceğini bilseniz şaşarsınız.
Sayfa 13
41 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.