Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bilmemek Gönderileri

Bilmemek kitaplarını, Bilmemek sözleri ve alıntılarını, Bilmemek yazarlarını, Bilmemek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
136 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Her yerde her yere yabancı olmanın romanı.
'Sürgünün kaybettiği "aidiyet." Ait olamamaktan kaynaklanan "yabancılık." Yabancılığın yol açtığı "yalnızlık." Yalnızlığın neden olduğu "boyun eğiş." Boyun eğmenin sürüklediği "çaresizlik." Çaresizliğin üzerini çizdiği "kimlik." Tüm bunların ortasında bir savunma refleksi olarak duran "kayıtsızlık." ' Ben de bu kitabı okuma isteği uyandıran yukarıda yorum üzerine daha da söyleyecek söz bulamadım. Keyifli okumalar dilerim.
Bilmemek
BilmemekMilan Kundera · Can Yayınları · 20141,580 okunma
Irena’nın kafasında alkolün iki rolü var: fantezilerini özgür kılıyor, cüretini cesaretlendiriyor, cinselliğini artırıyor ve aynı zamanda belleğini perdeliyor. Vahşice, şehvetle sevişiyor ve aynı zamanda unutuşun perdesi kösnüllüklerini her şeyi silen bir geceyle gizliyor
Reklam
Uyumları tam, çünkü Irena da, yıllardan beri ne telaffuz ettiği, ne işittiği kelimelerden tahrik olmuş durumda. Bir açık saçıklık patlaması içinde tam bir uyum! Ah hayatı, nasıl da zavallıydı! İşlemediği bütün günahları, gerçekleştiremediği bütün sadakatsizlikleri, bütün hepsini, açgözlülükle yaşamak istiyor.
Şimdi istediği, hiçbir minnet duygusu olmaksızın aşk! Ve böyle bir aşkın bedelinin cüretkâr ve çok tehlikeli bir eylemle ödenmesi gerektiğini biliyor. Çünkü, aşk hayatında, asla cüretkâr olamadı, hatta bunun ne anlama geldiğini bile bilmiyordu.
Vedalarda başarısız olan kavuşmalardan pek büyük bir şey bekleyemez.
Çünkü o erkeğini hiçbir zaman kendi seçmedi. O hep seçilen oldu. Martin’i sonunda sevdi, ama başlangıçta o, annesinden kurtulmak için bir fırsattı.
Reklam
Erotik ilişkiler bütün bir yetişkinlik hayatını doldurabilir. Ama, eğer bu hayat çok daha uzun olsaydı, fiziksel gücün çökmesinden de önce, bıkkınlık tahrik olma kapasitesini boğmayacak mıydı? Çünkü birinci, ikinci, yüzüncü, bininci ya da on bininci sevişme arasında son derece büyük bir fark var. Tekrarın gülünçleştiği, hatta olanaksızlaşmasa da kalıplaştığı uç sınır nerede bulunuyor? Ve bu sınır aşıldığında bir kadınla bir erkeğin aşk ilişkileri ne olacak?
Ruhu bomboş, hiçbir şey duymuyor, tıpkı metnini ezbere okuyan ve artık ne söylediğini düşünmeyen bir aktörün ruhu gibi.
“Prague is my town!" diye bağırıyordu heyecanla. Bu kente âşıktı: Ülkenin her köşesinde köklerini, anılarını, ölmüşlerinin izlerini arayan bir yurtsever gibi değil, kendini şaşırıp hayranlığın kollarına bırakan bir turist gibi, bir lunaparkta gözleri parlayarak dolaşan ve oradan ayrılmayı hiç istemeyen bir çocuk gibi.
Telefon tekrar çaldı. Açtı ve bu kez onu tanıdığından emindi: "Nihayet!" - Senin bu 'nihayet’in beni o kadar mutlu etti ki! Telefonumu bekledin mi? - Sabırsızlıkla. - Sahiden mi?
Reklam
Geride bıraktığımız hayatın, karanlıktan çıkıp gelmek, bizden şikâyet etmek, bizi yargılamak gibi kötü huyu var.
Günlükten boş bir sayfa kopartıyor, bir kurşunkalem alıyor ve cümleyi aktarıyor: ‘Hüznünde yüzdüm'. Uzun uzun iki yazıya dalıyor: eskisi biraz acemice, ama harfler şimdikiyle aynı biçimde.
"Kaynağını gerçek bir tutkudan almayan sadakat ne kadar da bıktırıcı."
Onunla uğraşacak olan aşk, hep istediği ama asla sahip olmadığı gibi bir aşk: huzur-aşk, unutuş-aşk, firar-aşk, aldırmazlık-aşk, anlamsızlık-aşk...
kimseyi ilgilendirmeden hayatın içinden geçip gitmek; kimse dinlemeden konuşmak, merhamet uyandırmadan acı çekmek, yani, daha sonra kendisinin gerçekten yaşadığı gibi yaşamak.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.