Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Arada Yaşama Ahlakı

İbrahim H. Karslı

En Eski Bir Arada Yaşama Ahlakı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Bir Arada Yaşama Ahlakı sözleri ve alıntılarını, en eski Bir Arada Yaşama Ahlakı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsana saygı göstermeyen, onun haysiyet ve onurunu umursamayan, hak ve hukukunu dikkate almayan bir insanın takva sahibi olduğu söylenemez.
“Birey, hayatı ve varlığı anlamlandırmadan gerçek anlamda ahlak üretemez. Anlamlandırma yeteneği gelişmeyen kimse ise ahlak üretemez. Böyle biri, ahlak hakkında bir sürü malumat aktarabilir, ama onları kullanamaz, onlarla beslenerek kendi ahlakını inşa edemez. S.14
Sayfa 14 - DİB YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"İnsanların hemcinslerine yapacakları en güzel ikram, birbirine değer vermeleri ve hürmet göstermeleridir"
Kendi meşrebini hakikatle özdeşleştirmek, seçildiğine, kutsal bilgiyle desteklendiğine inanılan lider kültüyle birleşince daha problemli bir din anlayışı ortaya çıkar. Böyle kimseler, olayları kişileri, düşünceleri, sağlıklı bir şekilde değerlendirme kabiliyetlerini iyice kaybederler. Zira burada Allah’ın özel korumasına mazhar olduğu, ilahi bilgiyle donandığı, dolayısıyla yanlış yapmaz, sorgulanamaz kabul edilen bir lider söz konusudur. Söz ve davranışlarının doğru olup olmadığı araştırılmadan benimsenir. Onun dost dediği dost, düşman dediği de düşman kabul edilir. Aksi bir durum saygısızlık kabul edilir. Dolayısıyla doğrudan Kur’an’a ve sünnete dayanan görüşleri ile şahsi yorum ve kanaatleri birbirine karıştırılır. Hepsi adeta dini, bağlayıcı bir özellik kazanır. Tabii bu durum, değişik görüş sahibi mezhep ve meşrepler arasında gerilimlere ve ayrışmaya sebep olur. Kur’an, dini liderlere olan bu teslimiyeti şiddetli bir şekilde eleştirir ve Ehli kitap din adamları bağlamında bunun insanları tanrılaştırmak olduğunu söyler. Burada insanlar hakikatle aynılaştırmakta ve söylediklerinin doğru olup olmadığına bakmaksızın kendine itaat edilmektedir. Tabi bu durum, ilahi kontrole tabi olan peygamberlerin dışında hiç kimsenin sahip olmadığı bir yetkidir. Yine burada hakikatin ölçüsü şahıslar kabul edilmektedir. Oysa islamın nazarında, meşruiyetin ölçüsü şahıslar değil herkesin uyması gereken ilahi buyruklardır Bir arada yaşama ahlakı / Prof. Dr. İbrahim Karslı/ Diyanet işleri başkanlığı yayınları. Sayfa 131-132
Sayfa 131 - DİB YayınlarıKitabı okudu
Allah’ın hükmü mutlak hakikati temsil eder.Ancak insanın bunu anlaması ve uygulamaya koyması, onun izafi bir durum kazanmasına sebep olur. Dolayısıyla bu ikisini birbirinden ayırmak gerekir. Konu belki şöyle bir benzetmeyle anlatılabilir. Nasıl ki güneş bir prizmaya çarptığında yansıyarak çeşitli kollara ayrılıyorsa, mutlak hakikatte realiteyle yüzleştiğinde, sergilenen tavır ve yapılan yorumlar sebebiyle farklı yöneliş ve ekoller ortaya çıkar. Dolayısıyla hepsinin kaynağı aynı olduğu için bunlardan birinin kendini mutlak hakikat görüp diğerlerini reddetmesi doğru değildir. Aksi durum tefrika olur. Karaman’ın ifadesiyle bu, Müslümanların farklı görüş, düşünce, tercih, coğrafya, ırk, iktidar esasına göre gruplara ayrılması, her grubun kendi tercih, konum ve anlayışını islam’la aynılaştırması, diğer anlayışları ve konumları islam dışı sayması ve bunlara karşı olumsuz tavır takınması ile başlar, araya başka unsurlarında girmesi gelişir, büyür ve müzminleşir . Bir arada yaşama ahlakı / Prof. Dr. İbrahim Karslı/ Diyanet işleri başkanlığı yayınları. Sayfa 131
Sayfa 131 - DİB YayınlarıKitabı okudu
"Allah Teâlâ, yarattığı bütün insanlara 'kullarım' diye hitap eder. Onları kendine nispet eder. İnansın inanmasın her bir insan O'nun kuludur. Herkesi yaratmıştır, herkesi yaşatmakta, rızkını da o vermektedir. Yani Allah (c.c.), her cins, her renk ve her inançtaki insanı kendi kulu olarak görmektedir. Rengi, cinsi, milliyeti veya inancı sebebiyle hiç kimseyi nimetlerinden mahrum etmemektedir. Yağmurunu, güneşini kimseden esirgememektedir. ¹ İslam'ın ortaya koyduğu insan tasavvurundan aldığı ilhamla Yunus Emre insana saygı ve sevginin sembolü olmuştur. "Yetmiş iki millete kurban ol âşıksan" der. Yine meşhur bir şiirinde 'Yaradılanı severiz, Yaradan'ından ötürü' ifadelerini kullanır. Yunus Emre, Allah (c.c.)'a inanan ve kalbinde sevgi bulunan bir kimsenin, bütün insanlara ve varliga hoşgörüyle ve şefkatle bakması gerektiğini söyler. "s. 76 Bir arada yaşama ahlakı / Dib Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Karslı Diyanet işleri başkanlığı yayınları.
Sayfa 76 - Dib YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İNSAN ve BEŞER
Beşer bireyin biyolojik ve fizyolojik varlığını tanımlamak için de kullanılmıştır . Yüce Yaratıcı , Hz . Âdem için " Bir beşer yaratacağım . " diyerek varlıklar içindeki konumuna yani biyolojik varlığına ilişkin olarak bu tanımı kullanmış ve bu varlığın sosyal ilişkilerine yönelik tanımını ise insan kavramı ile karşılamıştır . Bu ne denledir ki bir düşünür " insan , insan olarak doğmaz , insan olunur . " demiştir . Bunun anlamı , birey beşer olarak doğar , ama insan olması bir ömür sürer . Bir başka ifade ile her insan ,beşerdir ama her beşer insan değildir . İnsan olmak bir değerdir . İnsani değerlere sahip olmak , insan olmak için gerekli şartlardandır . Insan - kainat ilişkisine gelince , bu ilişkide birey käinat karşısında halife " , kainat ise kendisinde yararlanmak üzere insanın hizmetine sunulmuş ona emanet edilmiş bir varlıktır . Bu ilişkide kısmi irade sahibi bir varlık olarak insan , halifelikle genel anlamda kainat,özel alan olarak yeryüzü ise insana hizmet etmekle sorumlu kılınmıştır "
İnsana saygı göstermeyen, onun haysiyet ve onurunu umursamayan, hak ve hukukunu dikkate almayan bir insanın takva sahibi olduğu söylenemez.
Sayfa 29 - Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.