ÜÇ SAHNE -1- Yıl; 1934. Sonteşrin. Gece. Yıldızsız, ışıksız, kapkara, kuzgun karası bir gece. Sabaha doğru bir kapı kapandı, bir pencere açıldı ve boğuk, hançereyi şişiren, göğsü delen bir çığlık koptu: - Yetişin… Kaçıyorlar! - Huriye… - Kızım! Bu çığlığı kaba, kamçı şakırtısı gibi kulaklara çarpan tok bir haykırış güttü: - Sus' Bağırma… Gelme… Yakarım! Ve gecenin kendi rengindeki kapkara sükûtunu parçalayan bir camın kırılışı ve onun şakırtısı duyuldu. Biri beyaz, biri siyah iki gölge koşar adımlarla sokağın içinde kayboldular. Daha sonra, evin bütün pencerelerinden boşlukta çınlayan feryatlar yükseldi: - Bekçi! Polis! Huriye… Bu çığlık, velvele, bağırış, mahallenin uyanış ve ayaklanışı… Kaldırıma yeni sesler getirdi. Üstüste konuşmalar oldu, kulakları delen bekçi, polis düdükleri işitildi, komşu pencerelerden başlar sarktı: - Ne oluyor? Ne var? - Huriye'yi mi kaçırdılar?...