Komşu memleketlerden birinden Marilyn Monroe tipli, belki ondan da güzel bir genç kadın İstanbul'a geliyor. Bu kadın kimdir, neyin nesidir bilen yok... Yalnız onun casus olmasından şüpheleniliyor ve peşine gözü pek, vurduğunu deviren bir gazeteci takılıyor. İşte roman böyle başlıyor ve hiçbir yerli romanda bugüne kadar görmediğimiz bir heyecanla son sayfasına kadar okuyanı sürükleyip götürüyor.
Tercüme casus romanlarını gölgede bırakacak kadar kuvvetli bir eserdir.