Sanki susmanin yükü iki misli ağırlıkla üzerine çökmüş, yüksek tavanı tek başına taşımak ve bastirmakta olan karanlığı tek başına kendinden uzaklaştırmak zorundaymış gibi hissetmişti kadın.
Tek bir insanın diğeri için neler ifade edeceğini hiç bilmemişti. Çünkü hiç yalnız kalmamıştı. İnsanlari her zaman duyumsamayan hava gibi değerlendirmişti yalnizca, ama şimdi boğazı yalnızlıktan düğümlendigi için yalan söyleyip aldatsalar da insanların ne kadar önemli olduğunu,salt varlıklarından neler aldığını, onların rahatlığını, güvenini ve neşesini özumsedigini fark ediyordu. Kalabalıklar içinde onlarca yıl yüzmüş ve bu kalabalıkların onu taşıyıp beslediğini asla anlamamıştı ama şimdi bir balık gibi yalnızlığın sahiline vurmuştu, çaresizlik ve şahlanmış acılar içinde çırpınıyordu.