Bir Darbenin Anatomisi kitaplarını, Bir Darbenin Anatomisi sözleri ve alıntılarını, Bir Darbenin Anatomisi yazarlarını, Bir Darbenin Anatomisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sultan Murad'ın İngiltere seyahatinde tanışıp şahsî dostluk kurduğu ve sonra devamlı mektuplaştıkları İngiltere Veliahdı Galler Prensi Edward (Yedinci Edward)'ın teklifiyle farmason olduğu duyulmuşsa da halk buna inanmamıştı. Bir Osmanoğlunun, hele kutsal hâkanlık tahtının vârisi bir şehzâdesinin farmason olabileceğine kimse ihtimal vermemişti.
Sayfa 108 - Babıali Kültür Yayıncılığı, 5. Baskı.Kitabı okudu
(...). Zavallı Sultan Murad, atalarının tahtında değil, alelâde bir koltuğa oturtularak padişah ilân edilecekti. Hiçbir zaman da Bayram Tahtı'na oturamadı. Som altın ve mücevherler gömülmüş olan ve bugün Topkapı Sarayı Hazînesi'nde cam içinde teşhir edilen bu taht, vezîr-i âzam Dâmad İbrahim Paşa tarafından parçalar hâlinde Kahire'de yaptırıldıktan sonra bu parçalar İstanbul'da birleştirilmişti. Altın levhalar Derviş Bey'in, üzerine kakılmış mücevherler ise Kuyumcu İbrahim Bey'in eseridir. Bu şekilde taht 23 Eylül 1585'te Cihan Hâkanı Üçüncü Sultan Murad'a sunulmuştur. Bazıları güvercin yumurtası büyüklüğündeki zümrütleri, gök ve sarı yâkutları, zeberced ve fîruzeleri göz kamaştırmaktadır. İşte bu taht, 1585'ten saltanatın sonuna kadar yılda iki defa, bayram günleri padişahlar tarafından, bir de bîat (tahta geçme) törenlerinde mutlaka kullanılmıştır. Hiçbir padişah yılda iki defadan fazla bu tahta oturmamıştır. Son defa tahta oturup bîat kabûl eden zât Sultan Abdülaziz'in oğlu İkinci Abdülmecid'dir ki, 1922 Kasım'ı sonunda bu taht üzerinde halife sıfatıyla bîat kabûl etmiştir.
Sayfa 89 - Babıali Kültür Yayıncılığı, 5. Baskı.Kitabı okudu
Geçmişten adam hisse kaparmış ne masal şey,
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar,
Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi?
Ruslar, Yeşilköy'de karargâh kurdular. Türk'ün boğazına bıçak dayayarak, akıl almayacak fecaatteki Ayastefanos (Yeşilköy) anlaşmasını 3 Mart 1878'de imzalattılar. İşi oldu da bittiye getirmek istiyorlardı. Fakat Dolmabahçe'de, Türk'ün yetiştirdiği son diplomasi dehası oturuyordu. Bu feci anlaşma asla yürürlüğe girmedi. İkinci Abdülhamid, bütün Avrupa'yı ayaklandırmaya muvaffak oldu. Şahsi diplomasi eseri, her oluşma ve gelişmeyi değerlendirerek, bu derecede büyük bir milli başarı elde eden İkinci Abdülhamid, Meclis-i Mebusan'ı kapadıktan sonra, böyle felaketli bir ortam içinde şahsi idare devresini açtı. Sezar gelmişti.
(Midhat Paşa) Dış politikadan hoşlanmadığı için meşgul olmazdı. Aklı fikri hayat boyu iktidarda kalmak, rakiplerini aşağılamak, onları iktidardan uzak kılmak, zenginleşmek gibi şeylerde idi. Bunun için de sloganı meşrutiyet ve anayasa idi.
Ancak tarih, siyaset değildir. Tarihçi, siyasi cereyanları tarafsız şekilde incelemeye alışmış adam demektir. Bu alışkanlığı edinememiş, günün modasına göre söz söyleyen yazar, tarihçi değildir.
Hazreti Ali'nin "Sefillerin çocuklarına ilim öğretmeyiniz; onlar tahsil edince yüksek işler isterler; istediklerine erişince şerefli insanları alçaltmaya itina ederler. " manasındaki sözünün gerçeğin ta kendisi olduğuna Avni Paşa misali kâfidir.
Devleti vuran ve ihtilali yapan adamın saltanatı ancak 16 gün sürmüştü. Halbuki Avni Paşa, 54 yaşını henüz tamamlamıştı. Kendisine biçtiği saltanat asla 16 yıldan az değildi.