Bir Günlük Düş ve Gerçek kitaplarını, Bir Günlük Düş ve Gerçek sözleri ve alıntılarını, Bir Günlük Düş ve Gerçek yazarlarını, Bir Günlük Düş ve Gerçek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
«Tahran'dan dışarı çıkmış olmayalım sakın?» diye sordum.
Güldü: «Haklısın Lâtifciğim, Tahran dediğin iki kesimden oluşur. Her kesim başlı başına bir âlem… Güney ve kuzey Tahran. Güneyi pislik içinde, kir pas içinde. Kuzey ise tertemiz, pırıl pırıl.
«Tüm kırık dökük otobüsler güneyde çalışır. Tüm kerpiç harmanları güneyde. Tüm dizeller, kamyonlar orada gezer. Sokak ve caddelerin çoğu topraktır.
«Kuzeydeki caddelerin iki yanındaki açık kanallardan, arklardan akan lağım suları, güneyin caddelerine gelir. Her yanı pis pis kokutur.
«Kısacası, güney, yoksul ve açların, kuzey de varlıklı ve tokların yurdudur. Sen hiç Güneydeki Hasırabat, Naziabat ve Hacı Apdulmahmut caddelerinde on katlı, mermer kaplama yapı gördün mü? Orada yok, kuzeyde var. Bu büyük yapıların altında zengin mağazalar sıralanmış. Lüks arabaları, değeri binler ce tümen tutan köpekleri var müşterilerin.»
Ben de: «Doğru, güneyde böyle şeyler olmaz,» dedim. «Güneyde kimsenin özel arabası yok. El arabası var, çoğu da mağaralarda oturur.»
Büyük şehirlere daha iyi kazanıp daha iyi yaşamak için gelip adamın oğlu Latif ile sınıf farkını pek üzücü deneyimlerle paylaşıyoruz.. Büyüklerin yoksulluğa kendi açılarından yaklaşımı daha kaderci olsa da, çocuklar hiç anlayamadığı için hem onların, hem de ailelerinin kalbi kırılıyor, bir türlü cevap veremedikleri tek soruyla;
NEDEN ???