Ziraat mühendisi olan Çiçek’in, çiftçilik yapmak için, köyüne dönmesiyle başlıyor hikaye. Çocukluğunun geçtiği yerler değişmiş, yeni binalar yapılmıştır. En çok dikkatini çekense, yan komşularının geniş bahçesinin içindeki villa tarzı evdir. Anneannesinden öğrendiğine göre orada yardımcısıyla birlikte Ender Bey yaşamaktadır. Ender Bey, oldukça varlıklı biridir. Fakat geçirdiği hastalık sonucu, yüzündeki deformasyondan dolayı, pek dışarı çıkmamaktadır. Dedesinin hergün süt götürdüğü Ender bey, Çiçek’in dikkatini çeker. Çiçek; pembe saçlarıyla, cıvıl cıvıl, neşeli biriyken; Ender de, bir o kadar içine kapanık, insanların dışlayarak baktığı biridir. Fakat Çiçek, Ender’in hayatına girip bütün önyargıları yıkar.
Kitap, 448 sayfalık kalın bir roman. Fakat kapağı ne kadar tatlı görünüyorsa, içine girdiğinizde daha da naif bir hikayeyle karşılaşıyor ve nasıl bittiğini anlamıyorsunuz. Yerinde betimlemeleriyle, akıcı, sıcacık, içten bir hikayeydi anlatılan. Kısaca konusundan da anlaşılacağı üzere, güzel ve çirkinin, mutlu biten bir hikayesiydi. Okurken o köy yerinin sıcaklığını, samimiyetini hissediyorsunuz. Yazarın kalemini de ilk kez okudum ve diğer kitaplarını da merak ediyorum. Daha çok Sarah Jio tarzı bir anlatımdı sanki. Çok severek okudum ve sizin de, yüzünüzde hafif bir tebessümle, severek okuyacağınıza eminim. Herkese tavsiye ederim.
#BirKavanozGülReçeli
^
#alıntı
Yollar oturarak gidilmez, denizler kıyıda bekleyerek aşılmaz ve hayaller denemeye korkarak gerçekleşmez.
^
^
@omcayayinlari @siyahlotus_ #bloghemsire #lotuskitapları