Burada bilim insanlarının insan davranışlarının tamamının olmasa bile büyük bir bölümünün -sanat, etik, din ya da en çirkin saldırganlıklarımız- kökenini DNA’da bulabileceğini öne sürüyordu. Bu da insanların sonsuz bir işlenebilirliği olmadığını, sabit bir doğası olduğunu ima ediyordu. Wilson’ın çalışması aynı zamanda bazı yaradılış ve toplumsal farklılıkların genetik kökenleri olabileceğini de öneriyordu.