Türkiye’yi Bekleyen Tehlikeler

Bitmeyen Oyun

Metin Aydoğan

Bitmeyen Oyun Gönderileri

Bitmeyen Oyun kitaplarını, Bitmeyen Oyun sözleri ve alıntılarını, Bitmeyen Oyun yazarlarını, Bitmeyen Oyun yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
27 Şubat 1947 tarihli “10 milyon dolarlık kredi anlaşması”nın yapıldığı günlerde, Türkiye Cumhuriyeti’nin hemen hiç dış borcu olmadığı gibi Devlet Hazinesi’nde 245 milyon dolarlık altın ve döviz stoğu bulunuyordu, Hazine’nin elinde bunca döviz varken Kurtuluş Savaşı’nın Batı Cephesi Komutanı İsmet İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu bir dönemde; 10 milyon dolarlık bir kredi için bunca ödün vermesini, konuyla ilgili birçok insan yalnızca o dönemde değil bugün bile anlayamamıştır.
ABD, 2.Dünya Savaşı’ndan kalan ve dünyanın değişik yerlerinde depoladığı taşıma gideri yüksek savaş artığı askeri malzemeyi ya satacak ya da çürümeye bırakacaktı. Türkiye’ye 10 milyon dolarlık kredi açıyor ve bu krediyi para olarak değil malzeme olarak veriyordu. Malzeme olarak verdiği krediye faiz işletiyor ve on eşit taksitle nakit olarak geri alıyordu. Malzemeyi, “mahallinde olduğu gibi” teslim ediyor ve bunu için “herhangi bir teminat” vermiyordu. Yani satılan malzemeden bozuk, kırık, işlemez ve onarılması gerekenleri, değiştirmiyor, onarmıyor ve işler duruma getirmiyordu.
Reklam
2.Dünya Savaşı henüz bitmeden 23 Şubat 1945 tarihinde ABD ile, Türkiye açısından olumsuz koşullar içeren bir anlaşma daha yapıldı. 4780 sayılı yasayla TBMM’nin onayından geçen bu anlaşmanın 2.maddesi şöyle diyordu: “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, müsaade edebileceği bilgileri, hizmetleri, maddeleri ve kolaylıkları ABD’ne temin etmekle görevli olacaktır.Türk hükümetini, ABD’nin Türkiye’de gereksinme duyduğu bilgi, hizmet, madde ve kolaylıkları sağlamakla görevli kılan bu anlaşma imzalandığında, Atatürk öleli henüz 6 yıl 3 ay olmuştu.
Türkiye, yabancı bir devlete ayrıcalık tanıyan ilk ikili anlaşmayı, 1 Nisan 1939’da ABD ile yaptı. 5 Mayıs 1939’da yürürlüğe giren bu anlaşmaya göre, Türkiye Amerika’ya “gerek ithalat ve ihracatta ve gerekse diğer bütün konularda en ziyade müsaadeye mazhar millet statüsü” tanımıştı.
İsmet İnönü 1963 yılında Başbakanken şunları söylüyordu.
Biz onların neden ısrar ettiklerini biliyorduk. Onlar bizim neden inatla reddettiğimizi biliyorlardı. Böyledir bu işler, peygamber edasıyla size dünyaları vaadederler. İmzayı attınız mı ertesi gün gelmişlerdir. Personeli gelmiştir, teçhizatı gelmiştir, üsleri gelmiştir. Ondan sonra sökebilirsen sök. Gitmezler. Ancak bu sorunun üzerine vakit geçirmeden gitmek gerek. Yoksa ne bağımsız dış politika, ne bağımsız iç politika güdemezsiniz. Havanda su döversiniz. Fakat sanmayınız ki bu kolay bir iştir. Denediğinizde başınıza neler geleceği bilinmez..
Gizli–açık, yumuşak–sert, ekonomik–siyasal her tür yöntem kullanılarak; Türkiye bugün, ulusal sınırları ve hukuki varlığı tartışma konusu yapılan, dışa bağımlı, az gelişmiş bir ülke durumuna getirildi. Stratejik konumu ve sahip olduğu zengin kaynakları, Batı’nın her zaman ilgisini çekti. Yüzyıl başında askeri güç kullanılırken, bugün ekonomik–mali güç devreye sokuldu. Emperyalizm içsel bir güç durumuna gelerek ülke içine yerleşti.
Reklam
194 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.