Boğaziçi Mehtapları

Abdülhak Şinasi Hisar

Boğaziçi Mehtapları Sözleri ve Alıntıları

Boğaziçi Mehtapları sözleri ve alıntılarını, Boğaziçi Mehtapları kitap alıntılarını, Boğaziçi Mehtapları en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Azametli kainatın bir kısmında her şey sanki o kadar hayal imkanlarını korumak için kurulmuş gibidir ve sırtlarını güneşe ısıta ısıta dönen kürelerde her şey o kadar hayatın devamı için tanzim edilmiş gibidir ki tabiatın da, toprağın da, her canlı mahlukun da taptığı ancak bu "hayat"ın hepsinin ve her şeyin Allahın olduğu görülüyor.
Denizde mehtap büyük bir şey değildir. Esasen dünyada gözlerin dikkati, sebatı ve ısrarı karşısında hiçbir şey büyük değildir. Sanatkar mevzuu karşısında hayranlıktan ağzı açık kalmamalıdır. Nedim'i duymadık mı ki bize; "Kasd ol büte dinletmedir efsane mi yoksa / Değmez gül ü bulbül bu kadar güft şinide!" diyor! Realist olmak için söylenecek ve ısrar edilecek nokta şudur: Ayın bir gümüş fanustan sızıyor gibi dökülen donuk ışığı güneşin maddiyatçı ziyası yerine bir maneviyat aleminin nuru olur. Faaliyet ve hakikat ışığı güneş aydınlığı yerine, mehtap bir füsun ve hayal ve aşk ışığı döker ve gönlünden taşan bu ışıkla aydınlattığı her şeye biraz kendi huyunu aşılar. Ayın bir gümüş fanustan geçiyor gibi akseden donuk ışığı bazen nefes alan bir göğüs gibi kabaran sular üstüne dökülür, fakat sulardan bitiyor, çıkıyor gibi görülür. Dünyanın en cazibeli bir hayali, en tesirli bir şiiri meydana gelmiştir. Hiçbir şey hakikatte maddi mevcudiyeti olmayan bu şey kadar güzel değildir: Suların üstüne dökülmüş görünen ışıklar! Zira sulara karışan aydınlık toprak gibi cansız görünüşlü değil, maddenin üstünde bir unsur gibi canlıdır. Kaynaşan, gözleri kamaştıran bir hayat gösterir. Bu hadise gündüz güneşin ışıklarında olduğundan daha çok, gece ayın tılsımlı nurlarında tesirli bir cazibe oluyor.
Reklam
Şimdi, akan sular, geçen zamanlar ve onlarla birlikte sürüklenen bütün şeyler gibi ben de geçip gitmeden evvel, vaktiyle zevklerine iştirak edemeden muhabbetsiz ve isteksiz bakışlarla süzmüş olduğum bu şeyleri velev birer an aksetmiş olduğumu hatırlayarak, bu alemin benim hatıralarıma girmiş izlerini ve gölgelerini, maziden çiçekler koparır gibi, birer birer toplayarak, bu sahifelerin demetini örmek istedim.
Musiki her zaman gönüllerin hüzünleriyle zevklerinin birleştiği sınırda çağlayan seslerdir. Sazın başlıca söylediği belki ıstırap değil, elbette tatları olan bir hicrandır ve yoksulluk değil, elbette zevkleri olan bir daüssıladır
Çok kere ruhumuzun en rahat, en sakin bulunduğu bir zamanda, mesela uykumuz arasında birden uyanmış, düşünürken; yahut, dünya güzelliklerinin böyle harikulade bir açılışını seyrederken duyduğumuz bu his sanki aklımızın gafletini giderir, gözlerimizin bağını çözer, heyecanımızın seviyesini yükseltir ve zihnimizde havadaki en ufuk işaretleri, sükuttaki en gizli imaları, hayatta ki en hiçlik sırları, hatta, sönmüş birtakım gözlerin hafızamızda kalmış bazı bakışlarını bile tefsir etmeye kadir olacak bir lahuthilik peyda olur.
Hepimiz birer bekleyişin çocuklarıyız. Hazreti Adem'den beri hepimiz layık olduğumuza inandığımız, gönlümüze göre bir cennet umarız. Yeryüzünde en çok aradığımız kendi saadetimizdir, sanırız. Fakat hakikatte ona, asıl sevgilimiz olan lezzeti bulmak için daima ihanet ederiz. Yaşadığımız zamanın bize bu saadeti bir türlü veremeyeceğini duyarak, onu ya geçmişte, yahut gelecekte hayal ederiz.
Reklam
743 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.