20. yüzyıl felsefesinde belirgin bir eğilim olarak edebiyat ve felsefenin iç içe geçtiği, felsefi anlatıların edebi anlatılara benzemeye başladığı veya edebi anlatının felsefi bir karaktere sahip olduğu görülmektedir. Bu gelişmenin kaynağındaki en önemli düşünür Nietzsche ve özellikle Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı kitabıdır. Nietzsche bu kitabında felsefi konuları şiirsel bir üslupla ifade etmiş, kendi felsefi düşünce ve kavramlarını açıklamıştır. Nietsche’nin en belirgin etkisi, Martin Heidegger’in felsefi eserlerinde ve varoluşçu filozofların edebi-felsefi eserlerinde şiir arayışında görülür. Felsefe alanında Nietzsche, metnin sadece içeriğiyle değil, üslubu veya söylemiyle de yakından ilgilendi ve yeni düşünceleri yeni ifadelerle ifade etme ilkesiyle hareket etti. Böyle Buyurdu Zerdüşt, felsefeye bu anlamda yeni bir içerik kazandırmakla kalmamış, aynı zamanda yeni bir söylemsellik de getirmiştir.