Bir saat kadar düşünüp taşınmak, gözlerini bir süre kendi içine çevirip dünyadaki bozuk düzende ve kötülüklerde ne ölçüde payı olduğunu araştırmak, işte buna kimse yanaşmıyor!
İdealler ulaşılmak için mi vardır? Bizler, biz insanlar ölümü yok etmek için mi yaşarız? Hayır, yaşamamızın nedeni ölümden korkmamız, sonra da onu yine sevmemizdir; özellikle ölümün varlığından dolayı elimizdeki birazcık yaşam bazen kısa bir süre işte öylesine güzel ışıldayıp durur.
"İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez." Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil. Ve düşünmemek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir o suda boğulur.
Bizler, bir zamanki gerçek müziği, bir zamanki gerçek edebiyatı bilip tanıyan ve bunlara hayranlıkla kucak açan yaşlanmış insanlar mıydık, yarın unutulup alay konusu yapılacak ağır nevrozların oluşturduğu küçük bir aptal azınlık mıydık sadece?