Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cemil Meriç Kitabı

Bu Ülke'yi Yeniden Düşünmek

Kolektif

Bu Ülke'yi Yeniden Düşünmek Gönderileri

Bu Ülke'yi Yeniden Düşünmek kitaplarını, Bu Ülke'yi Yeniden Düşünmek sözleri ve alıntılarını, Bu Ülke'yi Yeniden Düşünmek yazarlarını, Bu Ülke'yi Yeniden Düşünmek yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şu ifadeler Batı’nın dünyanın diğer milletlerine bakış tarzını çok iyi yansıtıyor: Amerikan Senatosunun coşkulu hatiplerinden Beveridge, “‘Tanrı’ diyor, bin yıl süresince Toton halklarını ve İngiliz dilini boşuna ve tembel bir kendi kendine hayran olma için hazırlamadı. Bizi kargaşanın egemen olduğu yerde düzeni kurmamız için dünyanın düzenleyici efendileri yaptı. Bizi barbar ve yaşlılık güçsüzlüğüne düşmüş, halkları yönetebilmemiz için çekip çevirmeye yetenekli kıldı. Böyle bir kuvvet olmaksızın, dünya barbarlığa ve karanlığa düşerdi. Bütün diğer ırklar arasında, Amerikan halkını, en sonunda dünyanın ilk kuşağını yönetmek için seçkin ulusu olarak atadı”, Raimondo Luraghi, Sömürgecilik Tarihi, Çev. Aydın Emeç, İstanbul: Sosyalist Yayınları,1994, s.313.
Ne güzel tarif: “Gerici, bir toplumun gelişmesini sağlayacak hiçbir yeniliği istemeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve eski düzeni getirmeğe çalışan (kimse)” (Meydan-Larousse). Tarifin tek kusuru bu ucubenin hangi çağda, hangi ülkede yaşadığını söylememesi. Murdar bir hal’den muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir. Cemil Meriç
Reklam
Benim için Cemil Meriç araftaki adamdır. Araftaki adam sınırlarda dolaşır. Buna biz modern entelektüelleri anlatırken marjinde durmak diyoruz, yani kendi uygarlığının marjininde durmak, ama aynı zamanda başka uygarlıkların, başka düşünme geleneklerinin de marjininde durmak. Entelektüel olmanın deyim yerindeyse “raconu” budur, kimse
Hüssmettin ArslanKitabı okuyacak
Novalis’in ünlü ifadesinde söylediği gibi: “Bütün dönüşler yuvayadır.” Yuvamız, içimizdeki pre-modern’dir. Paris’e gidebilirsiniz, Londra’ya gidebilirsiniz, Berlin’e gidebilirsiniz, ama bütün dönüşler yuvaya, bütün dönüşler içimizdeki pre-modernedir. Biz içimizdeki pre-moderniz. Meriç’in ifadesiyle “Bütün camileri yıksak, bütün Kur’an’ları yaksak, yine de içimizdeki pre-moderniz.
Hüsamettin ArslanKitabı okuyacak
Yazar, yazarın çerçevesinin içinde kalarak da eleştirel olabilir, fakat bu yetersizdir. “Bir şeyi anlamak mı istiyorsunuz? Ona uzaktan bakın. Ne kadar mı uzaktan? Kleopatra’nın burnunu göremeyeceği kadar uzaktan” der Ortega y Gasset. Cemil Meriç’in metinlerini okuyor ama ona eleştirel mesafe takınamıyordum. Çünkü ona hayrandım. Yıllar sonra şimdi bile Cemil Meriç’e hem “içerden” hem de “dışardan” bakmak ve sağlıklı bir Cemil Meriç eleştirisi yapmak zordur. Yapılabilir, ama zordur. Bu Ülke metni, benim bakış açımla, Cemil Meriç’in magnum opusu yani şaheseridir. Hem şiirdir/nazımdır hem nesir. O kadar şiirdir ki, metnin vezni sizi büyüler ve büyülenmiş bir okur olarak içeriğini kaçırmanız kuvvetle muhtemeldir. “Senin türben kelimeler; söyle raksetsinler sonsuz bahçesinde hayallerinin.” Cemil Meriç Bu Ülke’de filozoftur. Değerlerini belirleyebilmek için Cemil Meriç’in metinlerini çağdaşı akademisyen, yazar ve entelektüellerin yazdığı metinlerle mukayese etmek gerekir. Çok az metin zamanın testinden başarıyla geçerek “klasik” statüsüne yükselebilir. Elli yıl sonrasının Türkiyelilerinin farklı tat ve hazlarla Cemil Meriç’i okuyacaklarından neredeyse eminim.
Prof.Dr Hüsamettin ArslanKitabı okuyacak
Derdi ki: “Evladım, benim yazı yazma işim çok zor. Ben önce yazılarımı sekreterime beğendirmek zorundayım, arkasından Ümit beğenmeli, arkasından kendim beğenmeliyim, sonra da okuyucuya söylemeliyim. Yani ben dört-beş kademeden geçmek zorundayım.” Şöyle söyleyeyim, Cemil Hoca’nın ufkumuzu çok açtığını biliyorum, ama onun yanında yetişenlerden çok velut yazarlar çıkmamıştır, çıkması da çok zordur. Zira sekreter kullanmasına rağmen çok zor beğenen bir insandı. Haliyle kim olursa olsun sekreter de bir müddet sonra bu işten bıkar. Hiç unutmuyorum hepi topu bir sayfalık yazı dikte ettirilirken yazının yedi defa, evet yanlış değil tam yedi defa yazılmak durumunda kaldığını. Oysa bana göre birincisi de bugün herhangi bir yarışmaya girse birincilik alacak bir yazıydı, yedincisi de öyleydi, ama orada bir kelimenin musikisini beğenmeyerek, anlamı bozmadan o musikiyi yakalamak diye bir derdi vardı Cemil Hoca’nın. Â
Cevat ÖzkayaKitabı okuyacak
Reklam
Müsaadenizle burada Cemil Meriç’e göre entelektüelin vasıflarının neler olduğunu da anlatayım kısaca: Ona göre bir entelektüel öncelikle zamanının irfanına sahip olmalıydı, sonra ülkesinin tarihinden, kültüründen, bununla birlikte dünyadan haberdar olmalıydı. Ardından peşin hükümlü olmamayı başarmalı daha sonra belki en önemlisi de hakikat uğruna savaşabilecek cesaret ve dürüstlüğe sahip olmalıydı. Onun nazarında entelektüelliğin teorik ve pratik boyutları bir arada mütalaa olunur.
Cevat ÖzkayaKitabı okuyacak
Cemil Meriç’in ömrü hayatına yansıyan derin çelişkisini belki de açmazını Jurnal’inde yer alan şu satırlarından takip edebiliriz: “Benim trajedim şu birkaç satırda: Sevebileceklerim dilsiz, dilimi konuşanlarla konuşacak lakırdım yok...
Cevat ÖzkayaKitabı okuyacak
Acıların, parçalanmaların dev aynasında kimselerin görmediği detayları sezen haysiyetli bir hassasiyeti vardı. Mesela, bir gün Cemil Hocanın yanında, “Ortadoğu” kelimesini telaffuz ettim. Bana dedi ki, “Ne Ortadoğu’su evladım, neye göre Ortadoğu, kime göre Ortadoğu? Yani sen buralısın, buradasın, Ortadoğu denilen yerdesin. İngiliz bir kavram atıyor orta yere, sen kendini o kavramla tanımlıyorsun. Yani başka türlü bir sömürüye ihtiyaç yok ki bu insanın kendi kendini sömürgeleştirmesidir. Başka bir sömürüye ihtiyaç yok.” Doğrusunu isterseniz prangayı gereksiz kılan, idrakimize vurulan zincirleri kırmak, yalanları yok etmek açısından haritaların varlığını tartışmaya açmak değerli ve bambaşka bir şeydir. Oysa bizler çoğu zaman fikri vicdanımızı öteleyerek diyoruz ki “Nihayet bu kavram bir şey değil ki, onu da kullanırsın, bunu da. Hâlbuki biz öyle söylediğimizde öyle olmuyor. Başka bir ifadeyle kavramsallaştırmayı kim yaparsa, hadiseyi o sürüklüyor ve onun üzerinden cereyan ediyor. Siz onun ancak muhalifi olabiliyorsunuz. Muhalif olmaksa eğer çok ciddi bir muhalefet değilse, mevcudu, muhalif olduğunuz şeyi üretmekten başka bir işe yaramıyor. Netice itibariyle batılılaşma diyoruz, çağdaşlaşma diyoruz, modernleşme diyoruz, postmodern diyoruz, deniliyor. Netice itibariyle bunlar birbirinin güzellemesidir
Sayfa 36 - Cevat ÖzkayaKitabı okuyacak
Cemil Meriç, “Bir adamı tanımak için düşüncelerini, acılarını, heyecanlarını bilmemiz lazım, hiç değilse. Hayatın maddi olaylarıyla ancak kronoloji yapılabilir. Kronoloji: aptalların tarihi” der. Hakikaten tarihi olayları anlamak için bir bakış açısına sahip olunmadığında, tarih bir kronoloji olmanın ötesine geçmez. Mesela, 1826 Yeniçeriliğin Kaldırılması hadisesi, hepimiz tarih kitaplarında okumuşuzdur, bunu biliriz. Bunu tarih olarak kronolojik olarak bilmek, söylenmiş sözleri, yani resmi tarihte söylenmiş sözleri tekrar etmek çok tarih bilmek değildir. Genellikle de böyle yapılır.
Cevat ÖzkayaKitabı okuyacak