Ve insan kitaplara kendini ne kadar çok verirse, onlara ne kadar içten bağlanırsa, yaşamı da o kadar yakından tanır. Çünkü dünyasını sadece kendi gözleriyle görmez, kitaplardaki sayısız başka gözlerin de yardımıyla onu çok yakından tanır ve sever.
Düşünen insan için en büyük başarı her zaman özgürlüktür. Kişinin özgürlüğü, düşüncelerin özgürlüğü... Ve bu bizim görevimizdir, ötekiler kendilerini bilinçli bağımlı yaparken bizlerin her geçen gün daha çok özgür olmasıdır!
Birisine veda etmek çok zor bir sanattır; insan yüreği buna alışmaya inatla karşı çıkar. Her defasında da yitirdiğiniz bir tanışın karşısında yeni bir hüzün ve sıkıntıyla durursunuz.
Kitapların, insan ruhunu özgürleştiren, hatta bir yerde dünyayı yaratan gücünün özel yaşamımızdaki etkileri sonsuzdur, ancak biz çoğu kez bunun farkında değilizdir. Kitaplar günlük yaşamın ayrılmaz bir parçasıdır, onun varlığına teşekkür borçlu olmamız gerekir. Nasıl her nefes alışımızIa ciğerlerimize oksijen dolduruyor, görünmeyen bu besinle damarlarımızdaki kanı besliyorsak; okuyan gözümüzle de düşün organlarımızı sürekli canlandırıyor ya da onları yoruyoruz.
Ve biz unutmak istemiyoruz, ne iyiyi ne de kötüyü. Ancak böyle yaparsak anlatabiliriz başkalarına dünyanın yücelerini ve alçaklarını, söz edebiliriz gerçeklerden. Şimdi yaptıkları gibi insanların gözünü boyamadan...
İnsanın yaşamında mükemmel gün ender olur. Onu günümüzde yaşayan, daha doğrusu yaşayabilen, çok mutlu olmak, bu mutluluğunu da kağıda dökmek zorundadır.
Taze ayak izlerini örten kar taneleri gibi sessizlik seslerin üzerine düşüyor, onları boğup susturuyor…Yalnız insandan daha güçlü gece yarısının sessizliği..
Kişisel özgürlük her alanda yitiriliyor. Bütün insanların üzerinde aynı giysiler, kadınlar birörnek giyiniyor, makyajları da birbirinden farksız. Aynı heyecan ve coşkularla yüzler birbirini andırıyor, aynı sporla aynı vücutlar oluşuyor, aynı şeylere ilgi duymakla insan yaradılışları birbirlerini andırıyor. Bilinçdışı birbirine benzeyen insanlar oluşuyor, gittikçe artan "üniformalaşma" güdüsü de tek ruhlu yığınları ortaya çıkarıyor; sinirler deforme olurken adaleler gelişiyor, bireyler ölürken tek tip insanlar oluşuyor.