Çok az lakırdı söylediği için, sevdiği arkadaşları bile kendisini iyice anlayamamışlardı. "Feylesof, bedbin, derviş, sinirli ve ilah..." derlerdi. Fakat hayır, o, sadece bir ümitsizdi! Mektepten çıktıktan sonra okumaya başlamış, okudukça ümidini kaybetmiş, okuyup düşündükçe intiharı kurmuştu; ama -kuvvetli tahsilin neticesi olan- ilm-i fikri ona hâkimdi. "Aceleye lüzum yok. Mademki talihimiz böyle... Bir köşeye çekilip ölümü beklemeli..." demişti.
Bu iki kardeş hükümdar birbiriyle hiç geçinemediler. Bütün hayatlarını muharebeyle geçirdiler. Babalarının, cetlerinin devirlerinde sulh içinde yaşayan sakin ahali onların sayelerinde iki düşman milletmiş gibi Avrupa tarihinin en dövüşken bir unsuru haline geldi.