Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büyü, Bilim ve Din

Bronislaw Malinowski

Büyü, Bilim ve Din Gönderileri

Büyü, Bilim ve Din kitaplarını, Büyü, Bilim ve Din sözleri ve alıntılarını, Büyü, Bilim ve Din yazarlarını, Büyü, Bilim ve Din yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlkel insanın bilgi payı, toplumsal yapısı, adetleri ve inancı, büyükbabalarının deneyiminin paha biçilmez sonucudur, bu ise pahalıya mal olmuştur ve her ne pahasına olursa olsun korunması gerekir. Bu yüzden de geleneğe bağlılık ilkelin bütün özellikleri içinde en önemli olanıdır, geleneǧini kutsayan bir toplum paha biçilmez bir güç ve süreklilik kazanır. Bu nedenle, gelenek tarafından kutsal bir haleyle kuşatılmış ve doğaüstü bir damgayla damgalanmış olan inanç ve alışkanlıklar, onu yaratan Uygarlık tipi için "doğalın çok üstünde bir değer" taşır.
Din, animizmi, animatizmi, totemizmi ve fetişizmi kucaklar ama tek başına bunlardan hiçbiri değildir. Dinin kökenlerinde İzm'li tanımlar terkedilmelidir, çünkü din, sırasında her şeye dokunabilmesine karşın, herhangi bir objeye ya da bir sınıf objeye tutuklu değildir. Gördüğümüz gibi din toplumla ya da toplumsalla aynı derecede az özdeşken, "o yalnız yaşama aittir, çünkü ölüm belki de öbür dünyaya en geniş ufku açmaktadır" biçimindeki belirsiz anlatımla hala tatmin olabiliyoruz. "Yüksek güçlere bir sesleniş" olarak dinin yalnız büyüyen ayrımı yapılabilir, genel olarak tanımı yapılamaz; ama bu yorumun bile biraz düzeltilmesi ve tamamlanması gerekiyor.
Reklam
Her şey ve hiçbir şey aynı anda var oluyor gibiydi.
Sayfa 26 - kabalciKitabı okudu
Uygar olmayan bir toplulukta ussal bilgi itici güç olarak var olmaz elbette, eleştirel, yenileyici ya da kurucu değildir. Ussal bilgi hiçbir zaman bilinçli kazanılmaz. Ama ölçüt bu olursa, ilkeller arasında yasa, din ve politik düzen de yoktur.
İlkel bir toplulukta yaygın bir bilgi açlığı yoktur kuşkusuz. Avrupalının temaları gibi yeni problemler onları açıkça sıkar, onların bütün ilgileri büyük ölçüde kendi kültürlerinin geleneksel dünyası tarafından yönlendirilir.
kitleler hiçbir zaman gerçeğe susamamıştır, onlar hayalleriyle yaşar lê bon
İlkel insanın hiçbir zaman gerçekten yalın bir ruh durumu içinde olmadığını, onun tamamen ve umutsuz biçimde mistik bir anlayışa gömülmüş olduğunu açıklar. Soğukkanlı ve tutarlı gözlem yapma yeteneğinden yoksun, soyutlama yapmayı beceremeyen, "Bu ruh halindeki insanlar için saf fiziksel durumlar yoktur" Onlar için, açık bir nesne ve simge, neden ve etki, eşit ve karşıt tasarımı da olmaz. Düşünme biçimleri, mistik "ilgi" ve "bırakma" dan oluşan "prelojik" ve dağınık kör inançtır. Lévy-Bruhl
Reklam
Ne kaldı? Cahil ya imtihan imtihan!! :)
Eğer din 'yaşamı' ve 'ölümü' kucaklıyorsa, bütün 'kollektif' eylemlerden ve özel yaşamın bütün 'belirleyici olaylarından' türüyor ve ilkelin bütün 'düşünce dünyasını', bütün ' pratik çıkarlarını' kuşatıyorsa, o zaman kendimize enikonu şaşkınlıkla şu soruyu sorma durumunda görüyoruz: Din dışında ne kaldı geriye, ilkelin yaşamında 'maddi' olan ne?
"Sanat ve Din aynı biçimde, doyurulmamış istekten doğar. "
Durkheim
"Dinsel"olan" toplumsal" olanla özdeştir. Çünkü "genel olarak bir toplum , salt onun üstündeki egemenliǧiyle, insanda Tanrı duygusunu uyandırmak için gerekli olan her şeye sahiptir, çünkü tapınakları için bir tanrı neyse toplum da üyeleri için odur." Prof. Durkheim bu sonuca, dinin en ilkel biçimi olarak gördüğü totemizmi araştırarak vardı. Buna göre," totemci öz", yani "mana", yani "klanın tanrısı, klanın kendisinden başka bir şey olamaz."
Din, bazı bakımlardan insan acizliǧinin itirafıdır.
Frazer dinle büyü arasındaki farkı görür. Eğer onu sihirli biçimde yöneten yasaları biliyorsa insanın doğaya doğrudan egemen olabileceği inancına dayanan büyü bu yönüyle bilime akrabadır. Dinse, bazı bakımlardan insan acizliǧinin itirafı, insanı büyünün düzeyinden daha yükseğe çıkarır ve daha sonraları da, büyüye baş eğdirmek zorunda olan bilimden bağımsızlıǧını korur.
262 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.