Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı, durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne..
birbirimizi birde tanıdık,
oysa birbirimizin yüzünü görmüşlüğümüz yoktu
fotoğraflarımızı bile ama yine de birbirimizi birde tanıdık ve
şaşmadık ve el sıkışmak istedik
ama ellerimiz birbirine dokunamıyor aramızda kırk yıllık zaman..
...
konuşmak istiyoruz ama seslerimiz birbirine ulaşamıyor.. .
Bütün kapıları kapalı üstüme
bütün perdeleri inik
ne bir mendil mavilik
ne bir avuç yıldız.
Bizi burda mı bastıracak ölüm
biz bu şehirden gülüm
çıkamıyacak mıyız?..
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
gölgem gibi demiyorum
çünkü hasret yanımdaydı zifiri karanlıkta da
Ellerim ayaklarım gibi de değil
uykudayken yitirirsin elini ayağını
ben hasreti uykuda da yitirmiyordum
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
açlıktı, susuzluktu demiyorum
sıcakta soğuğu, soğukta sıcağı aramak gibi de değil
giderilmesi imkânsız bir şey
ne sevinç ne keder
şehirlerle bulutlarla türkülerle de ilgisiz
içimdeydi dışımdaydı
Bütün yolculuk boyunca hasret ayrılmadı benden
zaten elimde ne kaldı bu yolculuktan
hasretten gayrı.. .