Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Düşünce Tarihine Bakış

Büyük Muztaribler 3

Salih Mirzabeyoğlu

Büyük Muztaribler 3 Gönderileri

Büyük Muztaribler 3 kitaplarını, Büyük Muztaribler 3 sözleri ve alıntılarını, Büyük Muztaribler 3 yazarlarını, Büyük Muztaribler 3 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
BAĞIMLILIK ve HÜRRİYET...
- " (...) Her arzuda, hareket noktamı kendimden başka bir şeyden, benim dışımdaki bir varlıktan alırım. Bağımlılık dediğimiz şey işte budur. Hürriyet, ancak, benim için kendim olmayan hiçbir şeyin olmadığı yerdedir. sadece temayülleri tarafından belirlenen tabiat insanı, kendi kendinde değildir. Ve bu şekilde bencil olduğu zaman, iradelerinin ve kanaatlerinin muhtevası, kendi öz muhtevası değildir, hürriyeti de şekli bir hürriyetten ibarettir. Düşünürken, sübjektif kısmîliğimden vazgeçerim, şeye gömülürüm ve düşünceyi tamamen serbest bırakırım; yanılışım da, ancak düşünceye kendi ferdî tabiatımdan bir şey soktuğum zaman olur."
Sayfa 268 - Hegel, İBDA YayınlarıKitabı okudu
FELSEFENİN FELSEFESİ...
- " (...) En önemlisi, felsefenin kendisi de geçmişine ve an'ânevî vazifesine karşı isyan hâlindedir. Bu isyanın ifâde ettiği entelektüel temizlik, belki de lüzumluydu. Ne var ki, felsefe, insanlarla değil kendi meseleleriyle, felsefe hakkında felsefe yapmaya dönmüştür. Bundan kırk sene önce bir Amerikalı felsefe profesörü, işi şöyle özetlemişti: - Felsefenin sistemi yoktur. Ahlâkî hakikatler yoktur. Sadece hususî ahlâkî meselelerin açıklanmış şekilleri mevcuttur. Bu açıklamalardan faydalanarak kendiniz için bir hayat felsefesi meydana getiriniz. Dünyada meselelere cevap bulunmuş olduğunu sanıyorsanız, hata ediyorsunuz. Cevap yoktur ve bunu cesaretle kabul etmek lâzımdır."
Sayfa 350 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
ŞEKLÎ HÜRRİYET...
- " (...) Bazı varoluşlar sadece zorunluluğa bağlıdırlar; bunlar tabiat şeyleridir. İşte bu yüzden tabiat mücerrettir, gerçek varoluşa ulaşamaz. Ama bu mücerredin hiç varolmadığı anlamına gelmez; meselâ kırmızı, mücerret bir duyulur tasavvurdur; sıradan şuur ise kırmızıdan söz açtığı zaman, mücerretle alışverişte olduğunu sanmaz. Ama kırmızı bir gül, içinde ayrı ayrı ve tek tek daha bir çok tecridin yapılabileceği müşahhas bir kırmızıdır. Hürriyet de zorunluksuz mücerret hürriyet olarak var olabilir; bu yalancı hürriyet keyfîliktir ve bu yüzden tam da kendi kendisinin karşıtı, şuursuz bir zincirleniş, sadece bir hürriyet yanılmasıdır; yalnız şekli olan bir hürriyettir..."
Sayfa 252 - Hegel, İBDA YayınlarıKitabı okudu
ZORUNLULUK İÇİN HÜRLÜK!..
- " (...) "Doğru" , yâni Ruh, müşahhastır, belirişleri de hürriyet ve zorunluluktur. Ruh, zorunluluğu için hürdür; hürriyetini ancak bunda bulur, nasıl ki zorunluluğu da ancak hürriyetine dayanır! En yüksek görüş işte budur. Burada birliği koymak daha zordur..."
Sayfa 252 - Hegel, İBDA YayınlarıKitabı okudu
LAFIZ BENZERLİĞİ ve SOKRAT...
- " (...) Lafız benzerliği bahsinde de, Sokrat'ın "bildiğim bir şey varsa, hiçbir şey bilmediğimdir!" sözünün, bir karacahilin hâline de uygulanabilir olması bakımından, onun ağzından da Sokrat'ın mânâsına ve muradına tam zıd bir ifâde olarak çıkabileceği gibi! Bilmem, aynı kelime klişeleriyle aynı şeyden bahsedilmediği -bunu bin kere yazdım!- hususunda bu yeter mi?.."
Sayfa 445 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
KALEM ve...
- " (...) Hadîs: Allah önce aklı yarattı ve "bana yönel" dedi, akıl hemen O'na yöneldi. daha sonra, "benden yüz çevir" dedi ve o da denileni yaptı." Başka bir Kudsî Hadîs'te, bu hususla alâkalı olarak Allah şöyle buyuruyor: - "İzzetime ve celâlime andolsun ki, senden daha aziz, daha ulvî ve daha efdâl bir şey yaratmadım. Seninle alır , seninle veririm!" Yine bu akıl "Kalem" olarak adlandırılmakta olup, Peygamber Efendimiz'in şu Hadîs'i buna işaret eder: - "Allah önce Kalem'i yarattı ve ona "yaz!" dedi. Kalem, "ne yazayım?" deyince, Allah "Kıyamet gününe kadar yaratılacak olan her şeyin amelini, eserini, rızkın ve ecelini yaz!" buyurdu. Bunun üzerine Kalem, kıyamete kadar olmuş ve olacak her şeyi yazdı."
Sayfa 204 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
BERKELEY ve CEVHER İKİLİĞİ...
- " (...) Berkeley, cevher ikiliğini ortadan kaldırmakla veya kaldırılabileceğini ortaya atmakla, düşüncenin birlik ihtiyacını karşılamış, 18. yüzyıl aydınlanma çığırına yeni bir nefes getirmiştir. Berkeley'de 18. yüzyıl akılcılığının sonsuz cesareti, fazileti vardır."
Sayfa 105 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
BERKELEY'İN AĞACI...
- " (...) Berkeley, bir ağacın, ona bakmadığımız ve onu idrak etmediğimiz bir sırada nasıl olup da var olmakta devam ettiğini söylemiyor. Ama bunu kendisine sorabilseydik, şu karşılığı alırdık: Siz onu idrak etmediğimiz bir sırada o ağacın var olmakta devam ettiğini nereden biliyorsunuz?.. Buna karşı, o ağacın başkalarınca görüldüğünü ileri sürmek şaşkınlığına düşseydik belki de şöyle susturulacaktık: Başkalarınca görülmek, başka ruhlarda idrak edilmek demektir. Onu idrak edecek hiçbir ruh var olmasaydı, o agaç da var olamayacaktı. Oysa şunu da sormalıydık: Ruhumuz duyular yoluyla idrak ettiğine göre, duyular bize bir şeyler getiriyor demektir. Duyuların bir şeyler getirebilmesi içinse, dışımızda bir şeylerin bulunması gerekir. Dışımızdaki o bir şeyler nelerdir acaba? Madde olmasın. Eğer fazilet (iyilik), sonsuz güçlü ruhun (Allah'ın) idrak ettirdiği bir fikirse, faziletsizliği idrak ettiren nedir? Onu da idrak ettiren aynı sonsuz güç olması gerektiğine göre, bu çelişmeyi nasıl çözebiliriz" Bunlar, kaba birlemelere ve birlemelere kabaca cevab yetiştirmeye çalışanların soruları olabilir. "Mutlak tevhid mümkün değildir", "ruh ve nefs", "Allah'ın rızası ve kazası", "hakikati olan mahiyet ve hakikati olmayan mahiyet" vesaire gibi meseleler içinde bunların cevabı açıktır. Kaldı ki, Berkeley'in sisteminde bunlar açıkta bırakılmış değildir. Duyularla algılanan, ruhun var ettikleridir..."
Sayfa 104 - 105 İBDA YayınlarıKitabı okudu
BATI ve TERÖR...
- " (...) Bugün aynı anlayış, Avrupa ve çocuğu Amerika'nın dünyaya bakışında da geçerlidir: Meselâ, Amerikan domuzundan misâl, dünyanın hemen her yerinde mısır tarlasına girmiş domuz gibi kaynakları talan ve insanları -silahlı güçleriyle de!- telef eden bu kefereye karşı çıkan devlet ve örgüt bazında her direniş "terör" dür. Sen orada ne arıyorsun ve senin silahlı kuvvetlerinin yaptığı ne? O bir "iyilik meleği", bir "koruyucu", bir "demokrasi havarisi" dir! Milletlerin ağzına ederken bile, makatından çıkanlar için teşekkür bekleyen, teşekkür ettiren!.."
Sayfa 276 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
BATI: BARBARLARA KARŞI...
- " (...) Bugün genel geçerliliği zedelenmiş olsa da, tarih ve düşüncenin takvim ve devreler hâlinde kategorize edilmesi de onun marifeti. Kezâ, ilk "Doğu" ve "Batı" ayırımını yapanda o. İlk tarihçi addettikleri Heredot, kendilerine yönelik Doğu'dan gelen akınları, Farisî-Pers toslayışlarını "Barbar" olarak nitelerken, kendilerinin yönelişlerini "Barbarlara karşı" diye nitelendirmiştir.
Sayfa 276 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
163 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.