Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt)

Yılmaz Öztuna

En Yeni Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt) Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt) sözleri ve alıntılarını, en yeni Büyük Osmanlı Tarihi (10 Cilt) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sulhtan sonra İstanbul'a ilk Rusya büyükelçisi gelmiş ve padişaha Çar Petro'nun Karadeniz'in kuzeyindeki küçük Azak Denizi'nde Rus ticaret gemilerinin dolaşması için müsaade rica ettiğini bildirmiştir. II. Mustafa: «Ruslar'ı sarayı hümâyûnum içre bırakırım; amma ki Karadeniz'de cevelânlarına aslaa müsa'ade-i şâhânem yokdur» cevabını bildirmiştir.
Sayfa 419 - Cilt 4Kitabı okuyor
Mehter Marşının Gücü..
II. Mustafa, savaş başlamadan önce düşmanı korkuya düşürmek için Sabâ makamında ve Ceng-i Harbi usulünde bir hava çalmalarını emretmiş. Mehterhane icraya başlayıp sesi pek uzaklardan bile işitilmiş. Lugoş kumandanı, Başkumandan Veterani'ye: «duyuyor musunuz? demiş; bu kadar yıl bu kadar savaşa girdim; böyle dehşet verici bir nağmeyi ömrümde duymadım!». Türk makamlarının büyüleyici te'siri ve bir teki bir deve, hatta fil üzerinde taşınan muazzam kös'lerin gümbürtüsü, düşmanın mâneviyâtını mahvetmiş, Türk askerininkini yükseltmiştir.
Sayfa 390 - Ötüken
Reklam
II. Mustafa, savaş başlamadan önce düşmanı korkuya düşürmek için Sabâ makamında ve Ceng-i Harbi usulünde bir hava çalmalarını emretmiş. Mehterhane icraya başlayıp sesi pek uzaklardan bile işitilmiş. Lugoş kumandanı, Başkumandan Veterani'ye: «duyuyor musunuz? demiş; bu kadar yıl bu kadar savaşa girdim; böyle dehşet verici bir nağmeyi ömrümde duymadım!». Türk makamlarının büyüleyici te'siri ve bir teki bir deve, hatta fil üzerinde taşınan muazzam kös'lerin gümbürtüsü, düşmanın mâneviyâtını mahvetmiş, Türk askerininkini yükseltmiştir.
Sayfa 390 - Cilt 4Kitabı okuyor
Eski sadâret kaymakamı Vezîr Ahmed Paşa, sürgün olarak bulunduğu Midilli'de îdâm edildi. Diyâr-ı Bekr beylerbeyisi Vezîr Ahmed Paşa da aynı âkıbete uğrayacaktı. Karşısında İstanbul'dan gönderilmiş cellâdı görünce, Müslümanlar arasında görülmemiş bir intihar şekline baş vurdu; piştovunu ateşleyerek kendini öldürdü.
Sayfa 384 - Cilt 4Kitabı okuyor
Genç hükümdar, gönderdiği diğer bir hatt-ı hümâyun ile sadrâzama şöyle diyordu: «Bizzat sefere gitmem mi, yoksa Edirne'de kalmam mı Devlet için muvafıktır? Allah rızası için mes'eleye şahsi davalar karıştırmayıp doğrusunu bildir!». Bu mühim vesika, hükümdarın vezîrlerine ne derecede itimat beslediğini göstermek bakımından mühimdir. Sadrâzam, padişahın Edirne'de kalmasının iyi olacağını, sefer-i hümâyünun büyük masrafları îcâb ettireceğini, hele bozgun olursa, ismi padişah yenilmişe çıkacağını arzetti. II. Mustafa, bunun üzerine irâdesini şu hatt-ı hümâyûn ile te'yîd etti: «Bana ağırlık ve hazîne lâzım değil. Mahallinde kuru ekmek yerim. Vücüdümü dîn uğruna bezlederim. Her ne denlü meşakk arz olunsa, sabr-u tahammül eylerim. Hidmet-i ibâdu'llaah (halka hizmet) tamâma ermeyince seferden dönmem. Elbette kendim giderim!».
Sayfa 381 - Cilt 4Kitabı okuyor
II. Mustafa, tahta geçtiğinin 3. günü olan 9 şubatta, Edirne'de meşhur hatt-ı hümâyûnunu yayınladı ki, bu vesika bir çeşit siyasî program mahiyetinde olduğu için, çok ilgi çekicidir. Şimdiye kadar hiçbir padişah böyle bir hat yayınlayarak program ve fikirlerini açıklamış değildi. Bu hatt-ı hümâyûnda genç hükümdar, devletin zaaflarını ve seleflerinin hatalarını açıkça gösteriyor, babasını bile tenkit ediyor, «zevk-u safâ ve rahatı kendimize harâm eylemişizdir» diyor, örnek hükümdar olarak 7. kuşaktan atası olan Kanûni'yi gösteriyor, onun gibi «gazâ vü cihâda niyet» ettiğinden bahsediyordu.
Sayfa 381 - Cilt 4Kitabı okuyor
Reklam
Tepki gösterebilmek devletin rejiminden ziyade milletin cesaretine bağlıymış
26 Eylül sabahı bütün İstanbul, Budin'in düştüğü haberiyle altüst oldu. İstanbul'da şimdiye kadar hiçbir mağlûbiyet ve hiçbir zafer bu derecede büyük heyecâna sebep olmamıştı. Halk, hükümet aleyhinde nümayişler yaptı. Camilerde vâızlar, hükümeti en ağır şekilde tenkid ettiler; padişaha dil uzatanlar oldu. İstanbul ve Edirne'de bir halk ihtilâlinden korkan Dîvân, sıkı tedbirler aldı.
Sayfa 327 - Cilt 4Kitabı okuyor
Daima en liyakatlinin iktidara yükselmediği vâkıası, tarihte bin bir misalle te'yîdi mümkin bir müteârifedir.
Sayfa 303 - Cilt 4Kitabı okuyor
Albert Vandal şöyle anlatıyor: «En medenî milletlerden en barbarlarına kadar dünyâda her devlet, askeri gücünden korktukları Türkiye'nin karşısında eğiliyor ve Türkler'le hoş geçinmeye çalışıyordu. İstanbul, her milletin diplomatlarıyla dolup boşalan bir merkezdi. Osmanoğulları'nın tahtı etrafında secdeye kapanmak için büyükelçiler, birbirleriyle rekabet ediyorlardı.
Sayfa 231 - Cilt 4Kitabı okuyor
En büyük Osmanlı mı bilmiyorum ama çok büyük
Bir Türk elçisinin gelişi, bu mevzuyu orijinal Fransız arşiv vesikalarından inceleyen Fransız Akademisi'nden büyük tarihçi Vandal'a göre «Fransız milletinin gururunu okşamıştı» Halbuki Dîvân, bilakis XIV. Louis'nin gururunu kırmak için, Fransa'ya elçi olarak basit bir müteferrikayı, yani bugünki anlayışımıza göre rütbesi ancak yüzbaşı olan bir padişah emir subayını yollamıştı.
Sayfa 207 - Cilt 4Kitabı okuyor
Reklam
Evliya Çelebi, Türk elçilik hey'etine ve imparatorun huzuruna çıkan diplomatlara dahil bulunuyordu (mendil kullanmasını bilmeyen ve burunlarını kollarına silen Alman asilzâdeleriyle, daha üstün bir medeniyete sahib bir toplumun ferdi sıfatiyle alay etmektedir).
Sayfa 200 - Cilt 4Kitabı okuyor
Orduy-ı Hümâyûn içinde Türk kılığıyla dolaşan ve Türkçe konuşan bir Alman casusu yakalandı. Casus olduğunu itiraf etti. Bunun üzerine Köprülü-zâde'nin emriyle ordunun bütün birlikleri kendisine gösterildi ve daha başka görüp öğrenmek istediği birşey varsa bu arzusunun da yerine getirileceği, yalnız gördüklerini aynen imparatoruna anlatması söylendi
Sayfa 198 - Cilt 4Kitabı okuyor
IV. Murad'ın emriyle meşhur Cellâtbaşı Kara Ali, Sakarya Şeyhi'ne, her organını ayrı ayrı kırıp kesmek suretiyle dehşetli şekilde işkence etti. Sahte Şeyh, her organı kesilirken: "Acele etme Cellâd Ağa, elin yavaş tut, hoşça vakit geçir" diyor, kılı bile kıpırdamıyordu.
Sayfa 115 - Cilt 4Kitabı okuyor
Osmanlılar, gönüllü Arab ve Kürd birliklerinin korkaklığı yüzünden meydan muharebesini kaybettiler.
Sayfa 114 - Cilt 4Kitabı okuyor
Sultan Mustafa'nın hâliyse, yürekler acısıydı. Saltanat yükünün altında iyice ezilmişti. Yeğeninin ölümünü unutmuş, Saray dairelerinin kapılarını vuruyor, Sultan Osman'ı arıyor: «Osman, gel beni bu bârdan halâs eyle!» diye bağırıyordu.
Sayfa 50 - Cilt 4Kitabı okuyor
54 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.