"Neticede kendilerini koruyan Türk kılıcını elimizden aldılar. Zincir yaptılar ve boynumuza taktılar.
Kalk! Elini elime ver. Neşe gözlerin çiçeğidir. Ben sana yürürken saçlarından aşağı o neşe çiçeklerinden serpmek isterim. Dudaklarının arasında o goncalardan daima bir tanesi gülsün isterim. "
Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Servet-i Fünûn ve Millî Edebiyat dönemlerinin Türkçü, Turancı ve milliyetçi anlayışının öncülerinden biri. Çağlayanlar kitabı ise benim onunla tanışma kitabım oldu.
1908-1930 arası yazdığı hikâyeleri bir kitapta toplayan Müftüoğlu, hikâyelerinde bolca dinî ve millî benlik mefhumlarını belirtmiş, üstünde çok güzel tezlerle ve düşüncelerle durmuş.
Kendinizi bazen bir bozkırda Alparslan olarak , bazen payitahtta bir genç kız olarak , bazen cephede İstanbul hasretiyle yanıp tutuşan gençler olarak, bazen de vatanın düştüğü hâli düşünerek çıldıran, inzivaya çekilen biri olarak görüyorsunuz.
Yazarımız, ön sözünde Türk zeybeklerine sesleniyor. Türk gencine, Türk kızına - oğluna, Türk iline sesleniyor. Bize bazı mesajlar veriyor bir asır öncesinden.
17 hikâye arasından özellikle beğendiğim 4-5 tanesi vardı. Geri kalandan bazıları biraz boş olsa da genel itibariyle güzel bir kitaptı.
Bazı yerlerde Arapça, Farsça tamlamalar çokça karşımıza çıksa da genel olarak dil sade, okumada zorluk çıkarmayacak cinsten. Millî duygularla yoğrulmuş bir kitap okumak isteyenler için, öykü sevenler için tavsiye ederim.