Turhan sokakta, duvarlarda ve vitrinlerdeki dükkanların üstlerindeki Fransızca, İngilizce, Almanca, İtalyanca hatta Rusça ilanlara , yaftalara, reklamlara bakar " Yarabbi! Bu memlekette bir zabıta , bir belediye başkanı, bir basın yönetmeliği yok mu ?..." diye feryat ederdi. Çünkü Avrupa'nın hiçbir tarafında yerlilerin dillerinden başka bir dil , bir yazı ile sokaklarda ilan , yafta görmemişti. Burası Babil Kulesi miydi?
.
Kitap hikâyelerden oluşuyor ve her hikâye bircok ders barındırıyor.
Kitabı en iyi bu alıntı anlatır bence.
Osmanlı'dan sonra Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Türkiye'yi çok iyi özetliyor.