“İnsan, yaşadığı yerlerde beraber bulunduğu insanlara görünmez ince tellerle bağlanırmış; ayrılık vaktinde bu bağlar gerilmeye, kopan keman telleri gibi acı sesler çıkarmaya başlar, her birinin gönlümüzden kopup ayrılması, bir ayrı sızı uyandırırmış."
Çalıkuşu, Reşat Nuri Güntekin
Bir romanı kendi perspektifimle yeniden yazma gücüm ve cesaretim olsaydı bu "Çalıkuşu" olurdu. Çünkü romanın sonunda Feride'nin aile büyükleri tarafından onun olmadığı bir yerde ve Feride'den habersiz imam nikahıyla evlendirilmiş olması romana atfedilen değerler yüzünden bana daima anlamsız geliyor. Üstelik Feride, onca mücadelesine rağmen bu evlendirme olayına seviniyor bile. Sanırım Feride'yi bu romandan kurtarmak istiyorum.
Biz salıncağın yanında yalnız kaldık
Kâmran gülerek:
-Ne bekliyorsun Feride, dedi, korkuyor musun?
Bu sefer yüzüne bakmağa cesaret edemiyerek:
-Ne münasebet,dedim ve salıncağa atladım.
İpler gıcırdadı, salıncak yavaş yavaş hareket etti.
...
Gitgide süratimiz artmağa, gürgen, gittikçe çoğalan yaprak hışırtılarıyle sarsılmağa başladı.
İkimiz de dişlerimizi sıkıyor, bir kelime bize kuvvet zayi ettirecekmiş gibi susuyorduk.
...
Kuvvetle dizlerimi bükerek salıncağa çılgın bir sürat verdim. Şimdi, her gidiş ve gelişte başımız yaprakların içine dalıp çıkıyor, saçlarımız birbirine karışıyordu.