Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tarihin Akışını Değiştiren Savaş

Çanakkale 1915

Vahdettin Engin

Çanakkale 1915 Sözleri ve Alıntıları

Çanakkale 1915 sözleri ve alıntılarını, Çanakkale 1915 kitap alıntılarını, Çanakkale 1915 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
9 Ağustos'ta "I. Anafartalar Muharebesi" olarak isimlendirilen muharebeler sona erdiğinde, Anafartalar ovasını çevreleyen tepeler hattı Türklerin elindeydi. Muharebeyi kaybeden İngiliz Kolordusu 6-7 Ağustos gecesi karaya çıktığında 25 bin kişilik kuvvetle Anafartalar tepelerini ele geçirebilecekken, sahilde boşa vakit geçirerek İngilizlerin tabiriyle "altın fırsatı" kaçırmıştı. Öte yandan 30-40 km'lik mesafeyi bir günde yürüyerek Anafartalar'a yetişen Türk Tümenleri, İngiliz birliklerini mağlup ederek Anafartalar bölgesindeki tehlikeyi bertaraf etmişti. Muharebelere katılan 13 Türk taburu, karşılarında bulunan 22 İngiliz taburunu yenerek parlak bir zafer kazanmıştı. İngilizlerin Suvla'dan başlatıp Kocaçimen'e ilerlemek istedikleri harekat sonuçsuz bırakılmış; Kireçtepe, Anafartalar sırtı ve İsmailoğlutepe Türk askerinin elinde kalmıştı.
Sayfa 157Kitabı okudu
Mayıs ayında karada bu muharebeler yaşanırken denizde de faaliyet sürmekteydi. 13 Mayıs günü Çanakkale'den hareket eden Binbaşı Ahmet Bey idaresinde Muavenet-i Milliye torpidosu, gece karanlığında Morto Koyu'na kadar sokularak burada demirli olan İngiliz donanmasına ait Goliath zırhlısını torpilledi. Üç torpille vurulan zırhlı, 570 mürettebatla beraber battı. Çanakkale'de bulunan düşman donanmasına taarruz için gönderilen Alman donanmasına mensup U-21 hemem iki gün sonra 27 Mayıs'ta, Seddülbahir'de Tekke Koyu önünde demirlemiş olan İngiliz Majestic zırhlısını torpilleyerek batırdı.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Yarbay Mustafa Kemal ve 57. Alay
25 Nisan 1915'te başlayan Çanakkale Kara Muharebeleri sırasında Mustafa Kemal'in karargahı Eceabat'a yakın Bigalı köyündeydi. Sabah gün ağarmadan Arıburnu'na düşman çıkarması başlamıştı. Buradaki kuvvetlerin zayıf oluşu yüzünden 9. Tümen Kumandanı tarafından kendisinden bir taburluk kuvvet talep edilmişti. Ancak Mustafa kemal
"Anzak" ismi, Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu'nun İngilizce Australian and New Zeland Army Corps ibaresinin baş harflerinden (ANZAC) oluşuyordu. Bu isim Çanakkale savaşından itibaren bu birliklerin adı olarak her tarafta kullanılmıştı.
Çanakkale'de Türk süngüsünün kazanmış olduğu şeref, erinden en üst düzey komutanına kadar bütün Türk ordusuna aitti. Conkbayırı'nda kazanılmış olan zafer de bu taarruza katılmış olan bütün alayların şanını yükselttiği gibi, komutanlık makamında bulunan Albay Mustafa Kemal Bey'e de haklı bir ün kazandırmıştır. Mustafa Kemal Bey'in 9-10 Ağustos günlerinde Anafartalar ve Conkbayırı'nda kazanmış olduğu peş peşe zaferler, onun askerlik kariyerine parlak sayfalar eklediği gibi, istikbalini de olumlu anlamda etkilemiş, "Anafartalar ve Conkbayırı kahramanı" unvanıyla bütün yurtta tanınmıştı. Hiç şüphe yok ki, Milli Mücadele'de lider olarak kabullenilmesinde ve ona karşı güven duyulmasında Çanakkale'de kazanmış olduğu haklı şöhret, önemli derecede etkili olmuştu.
Sayfa 175Kitabı okudu
Albay Ahmet Feyzi Bey, tümen komutanlarıyla yaptığı toplantıda taarruz hakkında görüşlerini almak istedi. Her iki Tümen komutanı da 30-40 km'lik bir yolu cebri yürüyüşle sıcağın altında kat etmiş olan askerlerin çok yorgun ve uykusuz olduklarını, akşam karanlığında bilinmeyen bir arazide taarruz etmenin tehlikelerini ortaya koyarak, taarruzun ertesi sabah gün ağarınca yapılması yönünde görüş bildirdiler. Esasında İngilizlerin Anafartalar Ovası'nda ilerlediklerine dair bir işaret görülmediğinden, taarruzun aciliyeti olmadığı kanaatinde olan ve tümen komutanlarıyla aynı görüşte birleşen Ahmet Feyzi Bey, her türlü sorumluluğu üzerine alarak taarruzun ertesi sabah seher vakti yapılmasına karar verdi. Ahmet Feyzi Bey'in aldığı karar, kendisi için ağır sonuçlar doğurabilecek bir karardı. haklı gerekçelere dayansa bile, ordu komutanının vermiş olduğu emri yerine getirmemek kolaylıkla üstlenilebilecek bir sorumluluk değildi. Nitekim öyle de oldu. Ordu Komutanı Liman von Sanders, taarruz vaktinin, vermiş olduğu emre uyulmayarak ertelenmesine çok öfkelendi. Albay Ahmet Feyzi Bey'in gerçeği yansıtan gerekçelerine rağmen bu ertelemeyi onaylamayarak Albay Ahmet Feyzi Bey'i Anafartalar Grubu Komutanlığından aldı. Liman von Sanders, Ahmet Feyzi Bey'in yerine 8 Ağustos 1915 gecesi saat 22.00'de Arıburnu Cephesi'nde 19. Tümen Komutanı olan Albay Mustafa Kemal Bey'i tayin etti ve Anafartalar'da hazırlanmış olan taarruzun 9 Ağustos 1915 sabahı seher vakti yapılmasını emretti.
Sayfa 154Kitabı okudu
Reklam
Mermi tesiri ile düzlenen siperlerde sağ kalanlar, mermi çukurlarına yerleşiyorlar ve yeni siperler yapıyorlardı. Bu derece dayanıklı ve kuvvetli kalbe sahip olan, güven veren bu milletin askeri takdir edilmez mi? Bu askeri yetiştiren subaylar yüceltilmez mi?
Liman Paşa'nın çıkarma için yapmış olduğu plan, kendinden önce bölgede bulunan başta 3. Kolordu Komutanı Esat Paşa ve 9. Tümen Komutanı Albay Halil Sami Bey olmak üzere, Türk komutanların görüşlerine tersti. Bölgede bulunan Türk komutanlarının görüşü; çıkarma yapılması muhtemel bölgelerde (Kabatepe ve Seddülbahir mıntıkaları) düşmanın kıyıya çıkmasını engelleyecek şekilde savunmaya yönelik güçlü kuvvetler bulundurulması, bunların gerisinde tutulacak ihtiyatlarla çıkarma yapacak düşman kuvvetlerini kıyıya çıkarmadan yok etmeye yönelikti. Liman Paşa'nın düşüncesi ise kıyıların zayıf kuvvetlerle tutulması, çıkarma yapılan bölgeye kuvvet sevk edilerek karaya çıkan düşmanın taarruzla püskürtülmesi yönündeydi.
Türk Ordu Komutanlığı, düşman filosunun Boğaz'ı geçebileceğini düşünerek bazı tedbirler almıştı. Bu tedbirler arasında İstanbul'da bulunan hükümet merkezinin ve padişah sarayının Anadolu'ya nakledilmesi hazırlıkları da bulunuyordu. Düşman donanmasının Çanakkale Boğazı'na taarruzları devam ederken, Haydarpaşa istasyonunda iki tren hazır bekletiliyordu. Düşman gemilerinin Çanakkale'den geçmeleri halinde bu iki tren, hükümet merkezini Eskişehir'e, padişah ve saray mensuplarını da Konya'ya götürecekti. Ancak İstanbul müdafaa edilecekti. Bunun için Sarayburnu'ndan Bakırköy'e kadar Marmara sahiline toplar yerleştirilmiş, Savunma tedbirleri alınmıştı. 18 Mart günü, İstanbul'la Çanakkale arasında telefonla irtibat kurulmuş, her on dakikada bir muharebe hakkında bilgi alınmaktaydı
Amiral Souchon komutasındaki iki Alman gemisi Goeben ve Breslau, 11 Ağustos 1914 günü Çanakkale Boğazı'na girdi. Her iki gemi temmuz ayında Akdeniz'de bulunuyordu. İngiliz donanmasının sıkı takibinden kurtularak kritik bir dönemde emir alıp İstanbul'a doğru yola çıktılar. İngiltere, Alman gemilerinin İstanbul'a gelişini Osmanlı Hükümeti nezdinde protesto etti. Uluslararası hukuk kurallarına göre Türkiye'nin bu iki gemiyi Almanlardan satın aldığını beyan ederek İngilizlerin talebilni reddetti. Kruvazörlere Türkçe isim verildi. Goeben "Yavuz", Breslau "Midilli" adını aldı. Tüm subaylarla birlikte gemilerin mürettebatı fes giyip Osmanlı Devleti Hizmetine girmiş oldu.
Reklam
İttihat ve Terakki liderlerinde savaşa girilmesi halinde bazı kayıpların giderilebileceği şeklinde bir düşünce hakim olunca, bu defa Almanya'nın yanında savaşa girildi. Burada, Almanya'nın teşvik edici rolünü de hatırlamak gerekir.
Son söz olarak, Sami Paşazade Sezai'nin Çanakkale Savaşı ile ilgili değerlendirmelerine yer verelim: "Böyle harikulade olaylar kendi kendisini anlatır. Onu tanımlamak için sarf edilecek kelimeler ve düşünceler daha yükselirken düşer, parlarken söner. Bununla birlikte hiçbir şey söylememek de nasıl mümkün olur ki? Bugün her Türk'ün konuşabilmesi Çanakkale savunması sayesindedir. Bugün Türk'e büyük milletler arasında 'Ben' demek yetkisini veren Çanakkale savunmasıdır... Çanakkale savunması 'üç mucizeler' savaşıdır: Hali kurtardı. Mazinin hamaset ve azametini geri getirdi. Vatanımızı bir 'ebedi vatan' yaptı."
Sayfa 211Kitabı okudu
1934 Yılında, 18 Mart Deniz Zaferi kutlamaları vesilesi ile Mustafa Kemal Atatürk Çanakkale Savaşında ölen Anzak askerleri ve onların aileleri için kendi eliyle bir metin hazırlamıştı. Bu metin dönemin içişleri bakanı Şükrü Kaya tarafından törende okundu: "Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat uyuyacaklardır. Onlar, bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır." Mustafa Kemal Atatürk'ün bu ifadeleri, ülkesini işgale gelen düşman askerleri için söylendiğinden ayrı bir değer taşır. Mustafa Kemal Atatürk, dünyada hiçbir liderin yapamadığı bir biçimde Çanakkale'de ölen düşman askerlerini kendi evladı gibi görme alicenaplığını gösterebilmektedir. Bu bakış açısı da aynı zamanda Türk milletinin mertliğine ve alicenaplığına da bir delil teşkil eder.
Sayfa 210Kitabı okudu
4 Mayıs 1915 tarihinde Anzakların Kabatepe'ye yaptıkları saldırı yoğun bir ateş ile karşılanmıştı. Bunun üzerine Yüzbaşı Ray Leane daha fazla ilerleyemeyeceklerini anlayıp yaralıları tahliye için yardım filikaları istedi. Leane sonrasını şöyle anlatıyor: "Türkler sahilde tezkerecilerin yaralı taşıdıklarını görür görmez büyük bir alicenaplık göstererek ateşi kesmiş ve yaralıların hepsi filikaya konana kadar bir tek silah atılmamıştır. Bu davranış Müslüman savaşçıların aynı zamanda ne kadar centilmen olduğunun bir göstergesidir."
Sayfa 208Kitabı okudu
Bir İngiliz esirinin anlattıkları da dikkate değer: "Türkler bizi başlangıçta aldattı. Çok telefat vermemize rağmen biz ilerlemeye muvaffak olduk zannediyorduk. Fakat elimize geçen ilk siperlerden daha ileri gitmek için yaptığımız teşebbüsün müthiş bir ateşle karşılandığını ve taburumuzun kamilen yere serildiğini gördüğümüz zaman başlangıçtaki ilerlememizin bir muvaffakiyet değil, bilakis Türklerin düşürdüğü bir tuzak olduğunu anladık. Türkler evvelce işgal ettiğimiz kendi siperlerine tekrar geldikleri zaman ancak esir olarak elde ettikleri bizlerden başka taburun kalan fertlerini kamilen maktul olarak buldular: Sizi temin ederim ki, taburumuzdan dört-beş kişi sağlam kalmadı. Bizi esir aldıktan sonra sıhhiye askerleri yaralarımızı güzelce sardılar ve bize pek iyi baktılar. Şimdi esir olmayı muharebeye yeğliyoruz."
Sayfa 208Kitabı okudu
74 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.