Canlı Renkler kitaplarını, Canlı Renkler sözleri ve alıntılarını, Canlı Renkler yazarlarını, Canlı Renkler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İçinde yaşadığımız çağın en büyük sıkıntısı nicelle nitel olan arasında yaşanan kaotik durumdur. Eşyaya endeksli zihin çokluk duvarını aşıp bir türlü varlığın hakikatine nüfuz edememektedir.
Bir kez daha anlıyoruz ki, aşısı iyi yapıldığı takdirde bu topraklarda her güzel şey kıvamınca büyüyüp dal budak verir. Bir tek nifak tohumları kök salmaz bu topraklarda, bir tek ihanet ağacı büyümez. Zira coğrafya kaderimiz olduğu gibi, toprak da mayamızdır.
Önden gidenlerin her zaman arkadan gelenlere söyleyeceği bir çift sözü vardır. Ne kadar kendi bedenine çekilerek mazbut bir hayatı yaşıyor olursa olsun, her insanın hayatı yekdiğerine sürünerek devam eder.
Nasıl, sabah belli belirsiz bir akşama doğru akışın başlangıcını teşkil ediyorsa, gün akşamlıysa yani, gelip geçen her sene de muhtemel bir çöküşün -kıyametin- kıyısına doğru sürüklüyor insanları. Akşam, birazdan gece olacak günün kıyısıdır sanki. Korku, endişe ve yılgınlıklarımızla birlikte sarkıyoruz gecenin içerisine. Bakışımızı sarkıtırken geceye, ister istemez birçok değerli şeyi de düşürdüğümüzden habersiz yaşıyoruz ki ilerleyen zamanlarda bu düşürüp yitirdiklerimiz, ardından ağıtlar yaktığımız şeyler, ritmik geri bakışlarla peşine düştüğümüz nostaljiler olacaktır. Günün geceyle bitmesi ve bunda ısrar etmesi, kötümserliğimizi körükleyen belki de en büyük gerekçe
Belli ki şair bir şiiri inşa etmezden evvel, hayat şairi bir kıvam üzere yoğurup biçimlendirerek inşa ediyor. Bir tarafta şiirsel imkânlar diğer taraf ta hayata dair imkânsızlıklar ve yaşamsal zorluklar şairi sonsuzluğa göz kırpan şiirlere hazırlarken, aynı zamanda onu ölümsüzlüğe yakın mesafede tutuyor.
Şiir, şair ve hayat arasında sürekli bir alışveriş vardır ve her zaman biri diğerini şerh eder. Şair hayattan aldığını şiire verir. Şiir şairden aldığını hayata katar. Hayat bin bir türlü hal içerisinden en yalın halini şaire gösterir. Sadece yazdıkları değildir bir insanı şair yapan, aynı zamanda yaşadıkları, bir türlü yaşayamadıkları ve yazmadıklarıyla da şairdir bir insan. Yani, uzun lafın kısası, Cemal Süreya'nın da dediği gibi, "Şairin hayatı şiire dâhildir."
Adına öğrenci denilen ilim elde edicisi (evet ilim tahsil edilen değil, elde edilen bir şeydir artık) öğretmeni bilginin dolaylı ve dolayımlı vasıtası olarak görmektedir. Öğrenci nerdeyse öğretmene hiç sürünmeden, ondan alacağını almaktadır. Önünde diz kırmak şöyle dursun, öğretmenin hakkını teslim etme seviyesi bile henüz oluşmamıştır. Şu bir gerçek ki, günümüzde öğretmen sorunları ne denli bilimselleştirilmeye çalışılmışsa o denli problemin özünden uzaklaşılmıştır. Oysa içinde kendini öğretmen hisseden herkes biliyor ki, bugünün öğretmene dair en büyük sorunu sevgisizlikten kaynaklanan yorgunluktur. Çünkü hiç bir öğrenci artık hiçbir hocasının vakitlerini bekleyip müstesna anlarının nöbetini tutmuyor. İçlerinde ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp yüreğine davranan da yok.