Bu kadar ses getiren kitap bu muymuş yani?! diyerek yorumuma başlamak istiyorum. O kadar ses getirmiş, o kadar övülmüştü ki bu kitap ben de gerçekten muhteşem bir hikâye beni bekliyor sanmıştım.
Hikâyede bir olmamışlık var. 300 sayfa zaten sadece Scarlett’ın çelişkileri ve kendini kandırma çabalarıyla geçti. En nefret ettiğim insan tipidir şöyle başkalarını kullanarak gerçek düşüncelerini ve isteklerini gizleyenler. Kendi pasifliğini hep Tella’nın arkasına sığınarak haklı çıkarmaya çalıştı, hep suçlu ve bencil olarak onu gösterdi ama en başından beri asıl bencil olan Scarlett’tı. Vali Dragna’dan sonra en nefret ettiğim karakter oldu kendisi. Julian ve Tella ise aksine en sevdiklerim oldu. Kitapta aşk desen tezat geçmiş, aksiyon yok. Kısacası karmakarışık ne olduğu belirsiz bir hikâye okudum. Yazar sürekli okuyucuyu sözümona merak ettirmeye çalışmış, gizemli olmak için çabalamış ama - en azından ben - başından beri neyin ne olduğunun farkındaydım o yüzden beni şaşırtan hiçbir tarafı olmadı. Scar ile Tella’nın annesinin aslında ölmemiş olması, Tella’nın anlaşması, Julian hakkındaki gerçek.. Yani gerçekten biraz okumayı bilen insan bunları anlar çünkü bence aşırı barizdi bunlar.
Güzel bir şey sanıp komple seriyi almıştım ama şu ilk kitaptan sonra devamını ne merak ediyorum ne de kıymetli zamanımı bu seriye ayırırım.