Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Keşifler Çağında Hristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler

Çatışan Kültürler

Bernard Lewis

Çatışan Kültürler Sözleri ve Alıntıları

Çatışan Kültürler sözleri ve alıntılarını, Çatışan Kültürler kitap alıntılarını, Çatışan Kültürler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Batı ekseninde Türkler
“Müslüman devletler arasında tüfek atışı ve topçuluktan tam ve etkili biçimde yararlanan yalnızca Osmanlılardı. (Mısırlı tarihçi) İbn Zünbül’ün işaret ettiği gibi, onlar bile Batı teknolojisine bağımlıydı ve topçu birliklerinin donatım ve yönetimini, gittikçe artan bir ölçüde, Batılı dönmelere ve paralı askerlere bırakmışlardı.”
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Kemal Atatürk 1923’teki bir söylevinde şöyle diyordu: Bir toplum cinslerden yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurun sonucudur.”
Reklam
İslam’da Hoşgörüye Dair Kısa Tarih
“Müslümanların İber Yarımadası’nın bir bölümünü yönettiği sekiz yüzyıl içinde Hristiyanlar ve hatta Yahudiler varlıklarını korudular ve üstelik gelişme olanağı buldular. Hristiyanların Yarımadayı yeniden fethinin hem Yahudiler hem Müslümanlar açısından getirdiği sonuçlar ise çok iyi bilinmektedir.”
Osmanlı’da matbaa dili
“Osmanlı topraklarında 18.yüzyıla değin İbrani, Yunan, Ermeni, Süryani ve zaman zaman Latin harfleriyle kitaplar basılırken, Türklerin ve bütün Müslüman reayanın kullandığı harflerle hiç kitap basılmadı(Arapça).”
Misyonerlik ve Dinler
“Hem Müslümanlık hem de Hristiyanlıktan önce ortaya çıkan ve evrenselci emeller taşıyan daha eski bir misyonerlik dini vardı. Ama Budizm denen bu din, misyonerlik şevkini çoktan yitirmiş, Doğu ve Güneydoğu Asya’yla sınırlı bölgesel bir din haline gelmişti.”
Bazı Müslüman devletler ateşli silahları reddetme ya da bunlardan çok az yararlanma yoluna gittiler. Örneğin, Mısır'daki bir zamanların güçlü Memlûk Sultanlığı yiğitliğe yakışmayan bu silahları hor gören bir tavırla karşıladı ve kullanım alanını toplumsal bakımdan düşük konumlu unsurların asker yazıldığı küçük birimlerle sınırladı. Memlûklerin hem güneyden gelen Portekizlilere hem de kuzeyden gelen Osmanlılara karşı koyamaması şaşırtıcı değildi. Osmanlıların Mısır'ı fethetmesinden sonraki dönemi yazan Mısırlı tarihçi İbn Zünbül, bu konudaki Memlûk tavrını çok iyi dile getirir. Aktardığına göre, tutsak bir Memlûk emiri karşı karşıya kaldığı Osmanlı padişahı Selim'e şunları söyler: Dünyanın her tarafından derme çatma bir ordu kurmuşsun: Hristiyanlar, Rumlar ve ötekiker. Beraberinde de Avrupa Hristiyanlarının savaş meydanında Müslüman ordularının karşısına çıkma gücünü bulamadıkları bir sırada ustaca geliştirdikleri şu icadı getirmişsin. Bir kadın bu tüfek denen şeyi ateşleyebilirse bir alay adamı durdurabilir. Eğer bu silahı kullanmayı seçmiş olsaydık, siz bu işte önümüze geçemezdiniz. Ama biz Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in sünnetini, Allah yolunda kılıç ve mızrakla cihada gitmeyi bir tarafa atmayan insanlarız. (...) Yazıklar olsun sana: Allah'ın birliğine ve Hz. Muhammed'in peygamberliğine şehadet edenleri ateşli silahlarla nasıl vurabiliyorsun?
Reklam
Ortaçağ'da Hristiyan Avrupalı bilginler rakip dini anlamak için büyük çabalar gösterdiler; bunun amacı rakip dini çürütmek ve böylece kendi cemaatlerin korumaktı.
Sayfa 18 - Profil kitap
Kısa Amerika Tarihi: Emperyalizm
“Amerigo Vespucci adlı bir haritasının Atlas Okyanusu’nun karşı yakasındaki toprakların, Avrupalıların sandığı gibi Asya değil, bambaşka bir yer olduğu yolunda önemli bir keşifte bulunmasından ve bu keşiften dolayı birinci adını biraz çarptırılmış biçimde Batı Yarıküresi’nin haritasının üzerine bulayarak ödüllendirilmesinden çok önce gelişmiş olan bir kıta için Amerika terimini kullanmak yakışıksızdı. Kutlamaya gelince, bunun bir kutlama vesilesi değil, olsa olsa mağdurlar açısından bir matem ve herhangi bir biçimde suçun failleriyle özdeşleştirilebilecek kimseler açısından pişmanlık ve dövünme vesilesi olduğu tam bir açıklıkla dile getirildi.”
Girişim, ortak insanlık yapılarının; başarı ise, Avrupa ile çocuklarının geliştirdiği uygarlığın özünde var olan, ama ötekilerde eksik ya da yetersiz olan bazı özel niteliklerin sonucuydu.
Sayfa 86 - Profil KitapKitabı okudu
Avrupa’ya özgü Rönesans İslam topraklarında hemen hiçbir etki yaratmadı ve Adnan Adıvar’ın sözleriyle, “ bilimsel akım ilahiyat ve fıkhın setlerine çarpıp dağıldı.”
Reklam
Başarı modern çağda, pişmanlık ise yazılı tarihin tümünde benzersizdi.
Sayfa 86 - Profil KitapKitabı okudu
Osmanlıların Mısır'ı fethetmesinden sonraki dönemi yazan Mısırlı tarihçi ibn Zünbül, bu konudaki Memluk tavrını çok iyi dile getirir. Aktardığına göre, tutsak bir Memluk emiri karşı karşıya geldiği Osmanlı padişahı Selim’e şunları söyler: “Dünyanın her tarafından derme çatma bir ordu kurmuşsun: Hristiyanlar, Rumlar ve ötekiler. Beraberinde de Avrupa Hristiyanlarının savaş meydanında Müslüman ordularının karşısına çıkma gücünü bulamadıkları bir sırada ustaca geliştirdikleri şu icadı getirmişsin. Bir kadın bu tüfek denen şeyi ateşleyebilirse bir alay adamı durdurabilir. Eğer bu silah kullanmayı seçmiş olsaydık, siz bu işte önümüze geçemezdiniz. Ama biz Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in sünnetini, Allah yolunda kılıç ve mızrakla cihada gitmeyi bir tarafa atmayan insanlarız. (...) Yazıklar olsun sana: Allah'ın birliğine ve Hz. Muhammed' in peygamberliğine şehadet edenleri ateşli silahlarla nasıl vurabiliyorsun ?”
Sayfa 29
Girişim, ortak insanlık yapılarının; başarı ise, Avrupa ile çocuklarının geliştirdiği uygarlığın özünde var olan, ama ötekilerde eksik ya da yetersiz olan bazı özel niteliklerin sonucuydu.
Sayfa 86
Ortaçağ Avrupa’sı yalnızca alan bakımından küçük değildi, bakış açısı da dardı. Öteki dinler bir yana, kendi dininin çeşitli biçimlerine karşı bile belirgin bir biçimde hoşgörüsüzdü. Oysa İslam dünyası bileşimiyle çeşitliliğe, karekteriyle çoğulculuğa sahipti. Müslümanlar kendi içlerinde ibadet ve hatta inanç bakımından önemli farklılıklara hoşgörüyle bakmaya yatkındı; onayladıkları öteki dinlere toplumda belirli bir yer vermeye de razıydı.
“Osmanlı topraklarında 18. yüzyıla değin İbrani, Yunan, Ermeni, Süryani ve zaman zaman Latin harfleriyle kitaplar basılırken, Türklerin ve bütün Müslüman reayanın kullandığı harflerle hiç kitap basılmadı.”
228 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.