Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cevahir-i Mültekata Keşfedilen Cevherler

Mehmed Lebib Efendi

Cevahir-i Mültekata Keşfedilen Cevherler Sözleri ve Alıntıları

Cevahir-i Mültekata Keşfedilen Cevherler sözleri ve alıntılarını, Cevahir-i Mültekata Keşfedilen Cevherler kitap alıntılarını, Cevahir-i Mültekata Keşfedilen Cevherler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nasihat denen şey bal gibidir; ister altın tabakta olsun, ister kırık çanakta olsun onun lezzeti değişmez.
Sayfa 55 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Zamanın fitnesine niçin boyun eğelim, Değersiz bir iş için neden minnet edelim. Denizi ve dağı bırakalım geçelim, Simurg gibi denizde de karada da kanat vuralım. Ya murad için felekleri aşalım, Ya da adam gibi feleğin üstüne başımızı koyalım. (Bağdat Valisi Sultan Ahmed)
Sayfa 228 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
Rivayet edilir ki: Fas'ta bir şehirde çukur içinde bir sandık buldular. Sandığın içinde gayet uzun boylu bir ölü vardı. Geçen zaman ölünün hiçbir uzvuna zarar vermemişti ve sapasağlam duruyorlardı. O şehrin halkı, ölüyü çıkarıp karpuz ektikleri tarlaya bir çukur kazıp ayakta bir vaziyette koyarak vahşi hayvanlardan bostanlarını korumak için koydular. Sonra ölünün parmağında bir yüzük buldular ve çıkarıp yazısına baktıklarında. "Ben sadık ve sahih ilme baktım ve gördüm ki, âhir zamanda mezarımdan çıkarılıp bostan bekçisi olacağım" diye yazılmıştı.
Sayfa 133 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Kadı olmak isteyen bir şahıs şehirde dolaşıyordu, Ancak vezir buna razı olmuyordu, Vezire bir eşek rüşvet verdi ve kadı oldu, Eğer eşek olmasaydı kadı da olamayacaktı. (Seyyid Abdülhak)
Sayfa 198 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Sana kılıç gerekmez; öldürücü gamzelerin yeter. (Baki Çelebi)
Sayfa 216 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. (Sultan Süleyman)
Sayfa 211 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
Gönül ülkesine bela olarak siyah saçların yeter; Bir vilayeti yakmak için bir ejderha yeter. Ey gökyüzü/felek! Sen de sevgili gibi vefasız olma; Çünkü âleme böyle bir vefasız yeter. (Necati-i Rumi)
Sayfa 215 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Harun Reşid, Ebu Yusuf’a, “Sen benim huzuruma gelip şahitlik edenlerin ikiyüzlü olduklarını söylüyormuşsun, doğru mu?' diye sorduğunda, Ebu Yusuf, “Evet, ya emire’l-müminin, bu halk üç kısımdır. Bir kısmı içi ve dışı doğruluk ve istikamet üzere olan; bir kısmı içi ve dışı fesat üzere ısrarcı olan ve bir kısmı da içleri fesada dolu oldukları halde kendilerini salih bir kişiymiş gibi takdim edip ikiyüzlülük edenlerdir. Birinci kısım bizi bilmez ve yanımıza gelmezler, biz de onları bilmeyiz. İkinci kısmını biliriz ve şahitliklerini kabul etmeyiz. Geriye üçüncü kısım kalır” dediğinde, halife tebessüm edip, "Gerçekten doğu söyledin” dedi.
Abdullah bin Mübarek’ten, “Muaviye bin Ebu Süfyan mı daha faziletlidir, yoksa Ömer bin Abdulaziz mi daha faziletlidir ?” diye sorduklarında, “Vallahi işin hakikati, Resulüllah (sav.) ile birlikte olduğunda Muaviye'nin burnuna giren toz bile Ömer bin Abdülaziz’den bin kat hayırlıdır. Muaviye -Allah’ın rahmeti üzerine olsun. Resulullah (s.a.v.) hazretlerinin arkasında namaz kıldı. Hz. Peygamber, “Semiallahü & Allah işitti” dediğinde o, “Rabbena ve leke’l-hamd. * Rabbimiz sana hamdolsun.” demişti” dedi.
Geveze bir şahıs, hikmet ehli bir insanın yanına gidip faydasız sözleriyle hikmet ehlini bir süre rahatsız ettikten sonra, - "Çok konuştum, artık sükut edeyim" dedi. Bilge kişi, ona cevap verdi: - "Sen söz söylemedin ki sükut edeyim diyorsun."
Sayfa 37 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Reklam
İlm-i hilaf: Tartışma yeteneğini geliştirmek için medreselerde okutulan cedel ilminin dallarından biri olarak, ferdin karşısındakini, delillerini bularak ikna etmesi ve yenmesi için izlenecek yolu öğreten ilim dalı.
Sayfa 104 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Allah'tan başkasından bir şey bekleyen Allah'tan gelene nail olmaz.
Sayfa 179 - Büyüyenay Yayınları 2014 BaskısıKitabı okuyor
Bir Hiciv Örneği Mevlâna Câmi hazretlerinin zamanında hiciv ustası bir şair gazelinde: .. mısraını eleştirmiş ve sebebini şöyle açıklamıştır: "Çünkü,manası “Uzaktan her kim ki görünürse seni zannederim,” demek oluyor. Hâlbuki uzaktan görülen eşek yahut köpek de olabilir' dediğinde, “Pendârem tuyî” diye cevap verdiler. Yani, eşek ve köpek suretinde seni sanırım ki, sen Arapçadaki “men” kelimesinin akıl sahipleri için kullanıldığını ; Farsçadaki “çi” kelimesinin Arapçadaki “ma” lafzı gibi akılsız varlıklar için kullanıldığını bilmediğinden eşeklik edip bu soruyu soruyorsun” demeyi kastettiler.
Dağı Yerinden Kaldırmak Merd-i zarifin birisi Gur beldesinde bir köye vardı ki, o köyün kuzey tarafında, köyün havasını kesen yüksek bir dağ vardı. Nüktedan adam köylülere, “Ben bu dağı buradan kaldırıp köyünüze hava gelmesini temin ederim” dedi. Köy halkı çok memnun oldu ve “Büyük iyilik etmiş olursun, çünkü havanın gelmemesi canımıza tak etti” dediler. Adam, “Bunu yapacağımı taahhüt ederim. Yalnız, siz de bir yıl beni yanınızda barındırıp yiyeceğimi ve içeceğimi karşılamayı ve yıl sonunda dağı yok ettiğim zaman da bin altın vermeyi taahhüt etmelisiniz” dedi ve böylece anlaştılar. Gerçekten, bir yıl, nasıl istediyse adamı o şekilde misafir ettiler. Yıl tamamlandığında köy halkı gelip, ”Zamanımız doldu, dağı buradan kaldırmalısın” dediler. “Başüstüne, ben de onu düşünüyordum. Bu köyde ne kadar ip varsa bana getirin” dedi. Köyde olan tüm ipleri getirdiler. Adam, ipleri uçlarından birbirine bağlayıp, tek bir ip şekline koydu ve dağı dolaştırıp ve ipin ucundan tutup, arkasını dağa verip, köylülere, “Siz bu dağın etrafına gidin ve hepiniz birden kaldırıp sırtıma yükleyin, ben de yüklenip başka yere götüreyim” dediğinde, köy halkı, “Sen deli misin,biz bu dağı nasıl kaldırabiliriz?” diye adamı ahmaklıkla suçladıklarında, adam, 'Deli ve ahmak ancak sizsiniz ki, şurada bin kişiden fazla varsınız, bu kadar kişi kaldıramadığınız dağı yalnız başına benim kaldırmamı istiyorsunuz” dedi.
Soru:İki kimsenin bir testide sekiz kıyye(okka) sirkesi varmış.Yarı yarıya bölüştürmek istemişler. Hâlbuki iki boş testiden başka, ne sirke, ne terazi ve ne de dirhemleri yokmuş. Sadece biri üç kıyye ve biri beş kıyye sirke alan iki testileri varmış. Bunun taksimi nasıl olur? Cevap: İlk' önce sekiz kıyye sirkeden üç kıyyelik testiye boşaltıp doldurur ve onu beş kıyyelik testinin içine döker. Yine üç kıyyelik testiyi doldurup tekrar beş kıyyelik testiye boşalttığında beş kıyyelik dolup, üç kıyyelik testinin içinde bir kıyye sirke kalır ve beş kıyyelik dolmuş testiyi aslında sekiz kıyye sirke dolu olan kaba boşaltıp, beş kıyyelik testi boş kaldığında üç kıyyelik testide kalmış olan bir kıyye sirkeyi beş kıyyelik sirkenin içine koyar. Sonra bir kere daha üç kıyyelik testiyi doldurup beş kıyyelik testiye koyduğunda eşit olarak dörder kıyye olmak üzere bölüştürülmüş olur.
30 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.