Chuang Tzu’nun Kitabı sözleri ve alıntılarını, Chuang Tzu’nun Kitabı kitap alıntılarını, Chuang Tzu’nun Kitabı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Chuang Tzu'nun karısı öldüğünde, arkadaşı Hui Shih onu teselli etmek için geldi. Kendisini şaşırtan bir şekilde Chuang Tzu'yu yere oturmuş, şarkı söyler bir halde buldu. Karısının ölümü karşısında niçin bu kadar acımasız olduğunun sorulması üzerine, Chuang Tzu şöyle dedi: "O öldüğünde, etkilenmekten kendimi alamadım. Ancak sonra, meseleyi ta başlangıcından araştırdım. Başlangıçta o, hiçbir şeydi, bir şekle, hatta bir öze sahip değildi. Ancak her nasıl olduysa, sonra onun özü, sonra şekli ve sonra da hayatı var oldu. İmdi, daha ileri bir değişmeyle o, öldü. Bütün süreç dört mevsimin, ilkbahar, yaz, sonbahar ve kışın ardarda gelmesi gibidir. Bu yüzden o, büyük evren konağında yatarken, benim için ağlayarak ve göz yaşı dökerek dolaşmak, tabiatın yasalarından habersiz olduğumu ilan etmek olacaktır."
Eskinin gerçek insanları yaşamı sevmenin ya da ölümden nefret etmenin ne olduğunu bilmezdi. Onlar doğuma sevinmez, ölümü geciktirmeye çalışmazdı. Gelmeyi umursamazlar, gitmeye de aldırmazlardı. Hepsi buydu. Kendilerinin nereden kaynaklandığını unutmazlardı, oraya dönüşlerini araştırmaya da çalışmazlardı. Yaşamı tatlılıkla kabul etmişlerdi; yeniden yapılanmalarını (sonu) çıdamla beklerlerdi. Buna yüreğin Taodan sapmasına izin vermemek, doğal olana insan araçları katmamak derler.
"Doğu denizinde İ-êrh (aylak kuş) diye adlandırılan kuşlar var. Onlar becerileri yokmuşçasına ölçülü, gösterişsizce yaşarlar. Birlikte uçup gider, birlikte bir ağaca tünerler; ilerlerken hiçbiri önde olmaya çalışmaz, geri çekilirken hiçbiri sonda kalmaya kalkmaz. Yemek yerken hiçbiri önce başlamaz, ötekilerin geçimi için gerekli olan diğerlerine bırakılır. Dolayısıyla onlar kendi konumlarında barış içindedirler. Dış dünya onlara zarar veremez. Böylece de sıkıntılardan kaçınırlar. İlkin düz ağaçları baltayla devirirler. En çabuk tatlı suyu olan kuyulardaki su tüketilir. Sen var ya sen, bilgini alıkları şaşırtmak için gösteriyorsun. Kendini ötekilerdeki yozlaşmayı belirginleştirmek için geliştiriyorsun. Sanki güneşle ay kollarının altındaymış gibi alevleniyor, parlıyorsun. Bu yüzden senin başın dertten, güçlükten kurtulmaz."
- " (...) Rüyâ görürken fark etmez rüyâda olduğunu.
Hatta rüyânın ortasında tabir etmeye kalkar onu.
Bir de uyanır bakar ki, hepsi rüyâ imiş!..
Demek sen de, ben de uykuda rüya görmekteyiz!
İyi ama, öyleyse benim sana "rüyâ görüyorsun" demem de rüyâ değil mi?.."
"Şeylerin yaşamı, dörtnala koşturan bir at gibi geçer gider, her an, her saat değişir. Birinin yapması ya da yapmaması gereken nedir? Bırak değişimlerin çarkı kendi kendine dönsün!"
"Tükenme, yenilenmeye yol açar. Son, yeni bir başlangıcı ortaya çıkarır. Bu, özdeğin varoluşunun yasasıdır. Dilin gücü, bilginin erimi bu varoluşun sınırlarının ötesine geçemez. ... İnsan düşüncesi burada durur."