Çin Felsefesi Tarihi

Fung Yu-Lan

Çin Felsefesi Tarihi Gönderileri

Çin Felsefesi Tarihi kitaplarını, Çin Felsefesi Tarihi sözleri ve alıntılarını, Çin Felsefesi Tarihi yazarlarını, Çin Felsefesi Tarihi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Chuang-tzuda şöyle bir hikaye vardır: "Eskiden, bir deniz kuşu, Lu'nun başkenti dışında bir yere indiğinde, Marquis onu almak üzere dışarı çıktı, mabette ona şarap verdi; Chiu-shao, onu eğlendirmek için müzik yaptı; onu beslemek için bir öküz boğazladı. Ancak kuş, yarı şuursuzdu ve herhangi bir şey yemek ya da içmek hususunda çok çekingendi. Üç gün içinde öldü. Bu kuşa, bir insanın kendisine davrandığı gibi davranmasıdır; bir kuşa kuş olarak davranmak değildir ... Su balık için hayat; ancak insan için ölümdür. Farklı olarak meydana getirilen bu varlıkların hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyler, zorunlu olarak farklı olmalıdır. Bu yüzden, ilk bilgeler, yetenekleri ve meslekleri tekdüze yapmadılar". Marquis kuşa, en saygıdeğer kabul ettiği bir tarzda davrandığında, kesinlikle iyi niyetlere sahipti. Ancak sonuç, beklenenin tamamen aksi oldu. Bu, tekdüze yasa ve ahlak kodlarının, yönetim ya da toplum tarafından birey üzerine uygulandığında olan şeydir.
Az önce iktibas edilen bölümde, odunu hiçbir işe yaramadığı için kesilmekten kurtulan ve bir kimseye rüyada şöyle diyen kutsal meşe ağacı hakkında bir tasvir vardır: "Uzun bir süreden beri, faydasız olmayı öğreniyordum. Neredeyse yok olacağım birkaç durum vardı, ancak şimdi, benim için en büyük amaç olan faydasız olmada, başarılı oldum. Eğer ben faydalı olsaydım, bu kadar büyük olabilir miydim? Yine denilir ki, "bu dünya, yalnızca faydalının faydasını bilir, ancak faydasızlığın faydasızlığını bilmez" . Faydasız olmak, bir kimsenin hayatını korumanın yoludur. Hayatını korumada yetenekli olan adam, çok kötülük yapmamalı, ancak, çok iyilik de yapmamalıdır. O, iyi ve kötü arasındaki orta yolu yaşamalıdır. O faydasız olmaya çalışır. Bu, onun için en büyük faydadır
Reklam
Spinoza, belli bir anda, bilge adam "asla var olmaya son vermez" dedi. Bu aynı zaman da, Chuang Tzu'nun kastettiği şeydir. Bilge ya da mükemmel adam, Büyük Olan'la, yani evrenle birdir. Evren asla var olmayı bırakmadığı için, bilge de asla var olmayı bırakmaz. Chuang-tzu'nun Altıncı Bölümü'nde, şunu okuruz: "Bir bot, bir derede saklanabilir; bir ağ, bir gölde saklanabilir; bunların yeteri kadar güvenli olduğu söylenebilir. Ancak gece yarısı, yabancı bir adam gelebilir ve onları arkasında sürükleyip götürebilir. Cahil, senin büyük ya da küçük şeyleri ne kadar iyi sakladığının önemli olmadığını görmez; onların kaybolması için her zaman bir ihtimal vardır. Ancak eğer sen evreni evrende saklarsan, onun kaybolma ihtimali olmayacaktır. Bu şeyler hakkındaki en büyük hakikattir. Bu yüzden, bilge kaybolmayacak olanda gezintibyapar ve onunla birlikte olmayı sürdürür. " Bilgenin var olmaya son vermemesi, bu anlamdadır.
Sayfa 155 - pdf
Taocular, eşyanın doğası hakkında tam bir anlayışa sahip olan bilgenin, onunla hiçbir duyguya sahip olmadığını ileri sürdüler. Ancak bu, onun duygusallığı kaybettiği anlamına gelmez. Aksine bu, onun, "ruhun barışı" olarak isimlendirilebilen duygular ve zevkler tarafından etkilenmediği anlamına gelir. Spinoza'nın dediği gibi: "Cahil insan, harici sebepler tarafından birçok şekilde tahrik edilir ve asla ruhtaki hakiki barıştan zevk almaz. Ancak adeta, hem Tanrı hem de şeyler hakkında bir şey bilmeksizin yaşar ve ıstırap çekmeyi bırakır bırakmaz, var olmayı da bırakır. Öte yandan bilge adam, bu şekilde kabul edildiği sürece, hemen hemen hiç aklını kullanarak hareket etmez. Fakat kendisinin, Tanrı'nın ve şeylerin muayyen edebi bir zorunluluğunun farkında olarak, asla var olmayı bırakmaz ve her zaman ruhun barışından zevk alır" (Etika, Bölüm 5, Önerme XVII).
Sayfa 149 - pdf
Onların temelini oluşturan fikir, mutluluğun gerçekleştirilmesinde farklı derecelerin oluşudur. Bizim doğamızın özgür bir gelişimi, izafi türden bir mutluluğa götürebilir; mutlak mutluluk, şeylerin doğasını daha yüksek anlama sayesinde gerçekleştirilebilir. Bu taleplerden birincisini, doğamızın özgür gelişimini gerçekleştirmek için, doğal yeteneğimizin tam ve özgür bir tecrübesine sahip olmalıyız. Bu yetenek, doğrudan Tao'dan gelen bizim Te'mizdir. Tao ve Te hakkında Chuang Tzu, Lao Tzu ile aynı fikirdedir. Mesela şöyle der: "Büyük kaynakta, Var-olmayan vardı. Ne varlığa sahipti ne de isme ve ondan Bir çıkar. Bir var olduğunda, Bir vardı, fakat hala hiçbir şekil yoktu. Şeyler, kendileriyle var olduğu şekli bulduklarında o, Te olarak isimlendirildi" (TK, Bölüm 2). Bu yüzden bizim Te'miz, bizi ne isek o yapandır. Bu Te ya da bizim doğal yeteneğimiz tam ve özgürce kullanıldığında, yani tabiatımız, tam ve özgür bir şekilde geliştirildiğinde mutlu oluruz.
Sayfa 144 - pdf
Chuang Tzu
Chuang Chou, muhtemelen ilk dönem Taocuların en büyüğüdür. Bugünkü Shantung ve Honan eyaletleri arasındaki sınırda bulunan küçük Meng devletinde doğması, burada bir keşiş hayatı yaşaması, fikirlerinden ve yazılarından dolayı meşhur olması dışında hayatı hakkında az şey biliyoruz. Adını işiten Ch'n'un Kralı Wei'nin, başbakanı yapmayı vaat ederek, devletine davet etmek maksadıyla hediyelerle birlikte elçiler gönderdiği söylenir. Ancak Chuang Tzu, yalnızca güldü ve onlara şöyle dedi: "... git, beni kirletme... Ben, kendi özgür irademin hazzını tercih ederim"
Sayfa 143 - pdf
Reklam
Lao-tzuda şunu okuruz: "Bu dünyada, ne kadar çok sınırlamalar ve yasaklamalar olursa, o kadar çok fakir insan olacaktır. İnsanlar ne kadar keskin silahlara sahip olurlarsa, bu ülke o kadar çok karışacaktır. Ne kadar çok kurnaz esnaf olursa, o kadar hilekar planlar ortaya çıkacaktır. Ne kadar çok yasa yürürlüğe konulursa, o kadar çok hırsız ve eşkıya olacaktır'' (LT, Bölüm 27).
Sayfa 137 - pdf
Lao Tzu, bizi uyarır: "Ebediyeti bilmemek ve körü körüne davranmak, fenalığa doğru gitmektir" (a.g.y). Tabiatın yasaları bilinmeli ve eylemler ona uygun olarak yerine getirilmelidir. Lao Tzu tarafından bu, "aydınlanmayı uygulama" olarak isimlendirilir. "Aydınlanmayı uygulayan" insan için genel kural şudur; eğer herhangi bir şeyi başarmak istiyorsa, onun zıttı ile başlar ve eğer bir şey elde etmek istiyorsa, onda onun zıttı bir şeyi kabul edersin. Eğer güçlü olunmak isteniyorsa, zayıf olduğuna dair bir hisle başlanmalıdır. Eğer kapitalizm muhafaza edilmek isteniyorsa, onda sosyalizmin bazı unsurları kabul edilmelidir.
Sayfa 134 - pdf
Bu yüzden, İsimler Okulu'nun felsefecileri bizatihi isimler hakkında düşünmeye başladıklarında, bu düşünce büyük bir gelişme gösterdi. İsimler hakkında düşünmek, düşünme hakkında düşünmektir. Bu, düşünce hakkında düşünmektir ve bu yüzden de, daha yüksek bir düzey üzerinde düşünmektir.
Sayfa 128 - pdf
"Gökler, yer kadar düşüktür; dağlar, bataklıklarla aynı seviyededir. " Bu da, yüksek ve aşağının yalnızca izafi olduklarını ifade ederler. "Gün ortasındaki güneş, zeval bulan güneştir; doğan varlık ölen varlıktır." Bu, gerçek dünyadaki her şeyin değişebilen ve değişiyor olduğunu ifade eder.
Sayfa 117
220 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.