Cinayet Alfabesi'nde, alfabe sırasına göre kurbanlarını öldüren ve cesetlerin yanına ABC tren yolları tarifesini bırakan bir seri katilin peşine düşüyoruz. Katil cinayetleri işleyeceği mekanları Hercule Poirot’ya önceden haber vererek deneyimli dedektifle dalga geçmektedir. Fakat Poirot adı geçen yerlere ulaşmakta her zaman gecikir. Bu psikopatın düşüncelerinden ve cinayet metodundan fazlasıyla etkilenen Poirot, Hastings ve Japp’ın yardımıyla İngiltere’de enine boyuna seyahat ederek bu acımasız katilin izini bulmaya karar verir.
Agatha Christie'nin kalemine hayranım ama Hercule Poirot karakterine daha büyük bir hayranlığım var. Onu okurken çok keyif aldığımı söyleyebilirim. Cinayet Alfabesi'nde de yine muhteşemdi. Başlarda farklı bir Poirot gördük ama onun da mantıklı bir açıklaması varmış. Kitabın ilk yarısında kendini çok geri planda tuttu. Aklı fazlasıyla karışmıştı ve işin içinden çıkamayacakmış gibi bir izlenim uyandırdı. Ama sonradan özüne döndü ve ortalığı yıkıp geçti resmen. Kitabın sonunda olayı ta en başından ele alarak, şüphelerini yavaş yavaş dile getirerek ve heyecanın tavan yaptığı bir anda da katilin kim olduğunu söyleyerek yine beni şoka uğrattı. Kitabın başlarında acaba beklentimi çok mu yüksek tuttum demiştim ama yazar sonundaki ters köşeyle tüm acabalarımı yok etti. Hiç beklemediğim biri katil çıktı. Cinayet Alfabesi övüldüğü kadar iyi bir kitapmış gerçekten. Çok sevdim ve büyük bir keyifle okudum. Siz de mutlaka okumalısınız. Sevgilerimle.
