Kil bir düğmeye dönüşen Lucy Pennant,sonsuza dek kaybolması için hurdalığa atılmıştı. Bir yarım altının içine hapsolan Clod Iremonger ise pislik içindeki Çöpkent sokaklarında bir cepten diğerine yolculuk ediyordu.
..
Serinin ikinci kitabında artık daha hareketli ve tehlikeli bir yolculuğa çıkıyoruz. Hurda Köşkü tüm uğraşlara rağmen dağılmış kahramanlarımız ise dönüşmek zorunda bırakılmıştır. Tüm bu kargaşa içersinde hem eski hallerine dönmek için savaş verecek hemde Iremonger ailesinin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalışacaklar.
Bu kitapta beni asıl etkileyen şey her ne kadar gerçek üstü bir dünya oluşturmuş olsada şimdiki zamana, olaylara yapılan atıflar ve metaforlar oldu.
Şuan yaşadığımız dünya ile kitaptaki dünya aslında o kadar benzer sorunlar barındırıyor ki...
Gözümüze iyi görünen kötüler, bulunduğu mevkiden ve makamdan vazgeçmemek için her türlü yola başvuran zenginler ve acımasız yöneticiler. Ne kadar da tanıdık değil mi? Bir çok ülkenin yaşadığı ve hala yaşamak durumunda kaldığı sorunlar.
Bazen bir kitaba daha farklı bir gözle bakmak gerekiyor gerçeği görebilmek için. Demem o ki bu seriyi okuyun,okutun:))