Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Daha Gönderileri

Daha kitaplarını, Daha sözleri ve alıntılarını, Daha yazarlarını, Daha yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“insanın kullandığı ilk alet, başka bir insandır.”
Dünyanın en çaresiz çocuklarına en büyük hayalleri kurduran, umut denilen o doğal felaketten nefret ediyordum…
Reklam
Her şeyden haberi varmış gibi, sadece “Ye” dedi. “Senin ihtiyacın var.” Haklıydı aslında. Hepimiz büyüme çağındadık. Kaç yaşında olursa olsun, herkes. Bütün dünya. Döne döne geçiyorduk büyüme çağından. Başımız döne döne… Bu yüzden yiyorduk ve yemeliydik. Birbirimizi ve her şeyi. İhtiyacımız vardı. Bir an önce büyümek için. Bir an önce büyüyüp de gebermek ve yerimizi başkalarına bırakmak için. Yeni bir çağ başlasın diye.. Mümkünse bu çağa benzemeyen… Çünkü bizden bir bok olmayacağını anlamıştık. O kadar da aptal değildik. O kadar da değil…
Sorun da buydu zaten. Herkese, başka hayatların roman gibi gelmesi… Oysa sadece hayattı hepsi. Anlatılınca roman olmuyordu. Belki en fazla bir otopsi raporu… Konulu… Kütüphaneler onlarla doluydu: Konulu otopsi raporları ile. Ciltli ya da ciltsiz, hepsi de solan ciltlerin hikayesini anlatıyordu. Ne de olsa bir deri bir kemikti insan. Ya sonunda kırışacak ya da yolda kırılacaktı…
İnsan ticaretinin tam olarak ne zaman başladığını bilmek mümkün değil. Ancak böylesi bir ticaretin sadece üç kişiyle bile gerçekleştirilebileceği düşünülürse, dünya nüfus tarihinde hayli gerilere gidilebilir. Yıllar önce okuduğum işe yaramaz bir kitaptaki tek işe yarar cümle şuydu: İnsanın kullandığı ilk alet, başka bir insandır… Dolayısıyla o ilk alete bir bedel biçilip diğerlerini pazarlaması için çok da beklenmiş olabileceğini sanmıyorum. Buna göre, dünya üzerindeki insan ticaretinin başlangıcı şöyle tarihlenebilir: İlk fırsatta! Sonuçta, pezevenkliği de kapsadığı için, dünyanın en eski ikinci mesleğidir.
Birkaç Hollywood filmi izlettirmek yeterli. Cennet olan inançlarını sağlam tutmak için. Ya da geçerliliği tarihi içinde defalarca kanıtlamış klasik yöntemi izleyip, bir kutsal kitap uzatmak. Ama yine tarihin yazdığı gibi, içlerinden sadece birine. Diğerlerine anlatsın diye. Nasıl istiyorsa öyle…
Reklam
Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye’dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye’ye kadar, ondan eminim. Ve biz orada yaşıyorduk. Her gün politikacıların televizyonlara çıkıp jeopolitik öneminden söz ettiği bir ülkede. Önceleri çözemezdim ne anlama geldiğini. Meğer jeopolitik önem, içi
Vahşi olmak için doğdum Uygar olmak için büyüdüm Özgür olmak için öldüm.
İyiyle kötünün kıyamet gününe kadar sürecek olan ölüm kalım savaşı, insanlığın yediği en büyük kazıktı. Toplum düzeninin en kestirmeden sağlanması ve otoritenin daima ayakta kalması için atılması gerekmiş olan bir kazık.
Dünya üzerinde iki tür bilgi vardır: Ayağına kadar gittiğin bilgiler ve ayağına kadar gelen bilgiler. Eğer bilgi kişinin ayağına kadar geliyorsa, mutlaka ona bir şeyler pazarlamak için üretilmiştir... Dolasıyla,tek değeri olan, ulaşmak için emek verilen bilgidir.
Reklam
Bir daha dönüp bakmayacağım geçmişe…
O, gerçek bir liderdi. Gerektiği kadar kahraman, gerektiği kadar halktan. Bu da onu, cesur ve kurnaz yapıyordu-ki en tehlikeli insan türü oydu.
Kahramanlar, cesur ve aptal insanlardı. Halksa korkak ve kurnazdı.
Gerçekten de, bir demokrasideydik artık! Lider yalanlar söyleyerek yönettiğini sanıyor, halk uyduğu bütün kanunların kendi iyiliği için konduğuna inanıyor, ülkedeki tek yayın organı olan radyonun spikeri de her şeyi görüyor, ancak deli taklidi yapıyordu!
En az bilgiyle insanları harekete geçirmenin en iyi yolu, kendilerini gizemli bir tehlikenin beklediğine ikna etmekti.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.