"Darağacı: Türkiye, İran, Suriye kitabında farklı alanlardan dört yazar Büyük Ortadoğu Projesi’nin Türkiye açısından 2012 gündemini mercek altına alıyor. Asıl HEDEF TÜRKİYE’dir. 2012 yılında Türkiye'yi hangi tehlikeler bekliyor?
Bir solukta okuyacağınız kitapta Ortadoğu’nun tarihi geçmişi ve bugünü arasında bizler Türkiye olayların neresinde
Sıfır sorun deyip, yeni sorunlar yaratıyor. 400 yıldır savaşmadığımız ve hiçbir sorunumuz olmayan İran’la bile İsrail'i korumak için kurulan füze sistemleri yüzünden papaz olacağız.
Oysa füze kalkanının Türkiye'ye zerre kadar faydası yok. Faydası olmadığı gibi, Türkiye'nin savunmasını çok ciddi tehlikeye atıyor.
Sayfa 184 - Levent Bulut / 10 Mart 2012Kitabı okudu
Ama milletimiz destek vermediğinden, BOP’çular şu an Suriye’de çamura batmış durumda. Libya’ya müdahale eden küresel güçler ise, şunu çok iyi biliyordu: Suriye balkı Libya'daki gibi değil. Bilinçliler. Oynanan oyunları görüp, sevsin ya da sevmesinler Esad’ın arkasında duruyorlar. Rusya ve Çin’in savaş tehdidi ise cabası.
Sayfa 180 - Levent Bulut / 17 Ocak 2012Kitabı okudu
Tarihte Haçlı savaşlarını kilise başlatmıştır. Bush “Haçlı savaşı” vurgusu yaparak Hristiyan dünyasına “Vatikan bizimle beraber” mesajı veriyordu. Irak’a gönderilen Haçlı askerleri “bizi Irak’a gönderirken şeytanlarla savaşacaksınız diye gönderdiler, biz de şeytanlarla savaşıyoruz diye inanarak savaştık.” diyordu.
Türk(!) polisinin Ergenekon davası ile ilgili olarak 21 Kasım 2008’de ve 29 Mayıs 2009’da Amerikan Büyükelçiliği’nde, Siyasi îşler Müsteşarı ve Hukuk Ataşesine brifingler verdiğini belgeleriyle ortaya koymuşlar.
Türk(!) polisi sanılan bir takım insanlar CİA’ya bilgi veriyor. Yardım istiyor. Ulusalcı, milliyetçi Türk vatandaşlarını CİA’ya şikayet ediyor.
Kaddafi linç edilerek öldürüldü. Sonra üzerindeki eşyalarını soydular. Arkasından sopayla taciz ettiler. Bu çapulculara Müslüman diyen “Ilımlı İslamcıların” nasıl bir din anlayışını hakim kılmak istedikleri de ortaya çıkıyor.
Ne garip değil mi? Aynı dili, dini paylaşanlar parçalanırken, dili-dini farklı iki millet Kıbrıs’ta birleştirilmeye çalışıyor ama kimse “bunun anlamı ne” diye sorgulamıyor. Sanki ruhları emperyalizme esir edilmiş.
Her türlü sahtekârlığın, soygunun, gaspın adı demokratikleşme oldu... Demokratikleşme, demokratikleşme, demokratikleşme... Daha çok para, daha çok kan, daha çok zulüm, daha çok gözyaşı...
Bombalayamadıkları ülkelere satın aldıkları gazeteci, akademisyen, sivil kuruluşlar, siyasetçi, bürokrat, asker ile giriyorlar. Borsa cambazlığı ile ülkelerin kasalarını soyuyorlar.
Kurtuluş Savaşı döneminde de birçok tarikat şeyhi itilaf devletleri ile birlik oldu. İhanetleri nedeniyle cezalandırıldıkları için geride kalan yandaşları “dine sahip çıktıkları için” cezalandırıldıkları yalanını yaydı. Bu yalan yıllarca işlendi ve halk inandırıldı.
Gül ise, ABD kaynaklı Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) hakkında şöyle dedi: “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Türkiye’nin dış politika ilkelerine uygun. ABD ile hareket ediyoruz. Amacımız İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek.” (6.3.2006, Vakit)
Atatürk ve Kurtuluş Savaşı neyi temsil ediyor? Emperyalizmi durdurarak ilk yenilgiyi tatmalarını temsil ediyor. Dünyada bağımsızlık ateşinin yakılmasını temsil ediyor. İşte o yüzden Atatürk ve eserlerine savaş açıldı.
Başka bir ülkede yaratılan teröre bu derece anlayış ve hoşgörü ile yaklaşan batılı devletlerin kendi ülkelerindeki uygulamaları çok farklıdır. “Fransa Parlamentosunda kabul edilen bir yasada “halklar” sözü geçtiği için. Yüksek Mahkeme tarafından derhal iptal edilmiştir. Gerekçe ise şudur; “Fransa’da halklar yoktur. Sadece Fransız halkı vardır...”
Sayfa 121 - Eski Sağlık Bakanı Rıfat SerdaroğluKitabı okudu