Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Evrim Teorisine Karşı Biyokimyasal Zafer

Darwin'in Kara Kutusu

Michael J. Behe

En Yeni Darwin'in Kara Kutusu Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Darwin'in Kara Kutusu sözleri ve alıntılarını, en yeni Darwin'in Kara Kutusu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir zamanlar hayatın kökeni olduğu düşünülen basitliğin bir hayal olduğu ispatlandı. Bunun yerine, hücreyi eksiltilemez bir karmaşıklık işgal etmektedir. ‘Hayatın üstün bir akıl tarafından tasarlanmış olduğu’ anlayışı, hayatı ‘basit doğa kanunlarının bir sonucu’ olarak algılamaya alışkın bizlerde bir şok etkisi meydana getirmiştir. Diğer yüzyıllarda da benzer şoklar yaşanmıştı. İnsanlık, uzayın merkezinin dünyadan kalkıp güneşin ötesine ilerlemesine ve ‘sonsuz kâinat’ fikrinin çökmesine dayanabilmiştir. Darwin’in kara kutusunun açılmasına da dayanacaktır”
Tesadüf, fizik ötesi bir spekülasyondur. Bilimsel açıklamalar ise nedenlere dayanır.
Reklam
Uzun ve yorucu çalışmalar bilimin akıllı bir tasarımı kabul etmek istemeyişindeki isteksizliğinin kabul edilebilir bir temeli olmadığını göstermiştir. Bilimsel şovenizm anlaşılabilir bir duygudur ancak ciddi entelektüel konuları etkilemesine izin verilmemelidir. Din ve bilim arasındaki çekişme üzücüdür ve kötü sonuçlara neden olmuştur. Ancak miras alınmış bir kızgınlık, bilimsel kararlarda sağlam bir dayanak oluşturamaz. Bilimin, doğaüstüne işaret eden teorilerden kaçınması gerektiğine dair (bazı ateistler tarafından) felsefi argümanlar, bilim üzerinde suni bir kısıtlama oluşturmaktadır. Doğaüstü açıklamaların bilimi etkisi altına alacağı korkusu yersizdir. Dahası, Big Bang teorisi doğaüstü çağrışımları olan teorilerin oldukça faydalı olabileceğini göstermektedir. Bazı insanların doğadan başkası var olamaz prensibine duydukları felsefi bağlılık bilimsel verilerden elde edilen bir teoriyi engellememelidir. Doğaüstü sonuçlardan kaçınmak isteyen insanların hakłarına saygı duyulmalıdır ama hissettikleri hoşnutsuzluk belirleyici olmamalıdır.
Sayfa 249Kitabı okudu
Tasarımcının kimliği konusu bilim tarafından sadece görmezden gelinmektedir. Bilim tarihi, cevaplanamayan sorularla doludur. Örneğin Newton yerçekimine neyin neden olduğunu açıklamaktan kaçınmıştır. Darwin görmenin veya hayatın kökeninde ne olduğu konusunda bir açıklama getirememiştir. Maxwell, eser teorisi reddedilince ışık dalgalarının hareket etmesi için bir ortam belirlemeyi reddetmiştir ve genelde kozmologlar da Big Bang'e neyin neden olduğu sorusunu görmezden gelmişlerdir. Bir hücrenin biyokimyasında görünen tasarım gerçeği kolaylıkla belirlenebilir olmasına rağmen, tasarımcıyı bilimsel metotlarla teşhis edebilmek oldukça güç olabilir. Aynı şekilde Newton yerçekimini kolaylıkla teşhis edebilmiştir, ancak nedenini belirlemek için yüzyıllara ihtiyaç duyulmuştur. Bir soru, o an için bilim tarafından cevaplanması çok zor olduğu taktirde unutulur ve daha kolay erişilebilir sorular araştırılmaya başlanır.
Sayfa 249Kitabı okudu
Darwinci evrim teorisinin aksine, akıllı dizayn konusu modern bilimde yenidir. Bu nedenle cevaplanması gereken birçok soru, ve yapılması gereken birçok araştırma mevcuttur. Özellikle moleküler düzeyde araştırma yapanların tasarımın detaylarını ortaya koymaları gerekecektir. Dizayn sonucuna varmak için, bir moleküler sistemin birbirini etkileyen
Sayfa 229Kitabı okudu
Doğa kanunları maddeyi organize edebilir. Örneğin su akışı, nehrin bir kısmını kapamaya yetecek kadar toprağı yığdığında, nehrin yönünü değiştirmeye zorlar. Buna benzer gelişmeleri ise diğer doğa olaylarında ve biyolojik sistemlerde de görebiliriz. Fakat tüm gözlemlerimiz, bunların mutasyonların eseri olamayacağını ortaya koyar. Mutasyon veya seleksiyon, eksiltilemez karmaşıklığı açıklayabilecek doğrudan veya dolaylı bir açıklama getiremez. Aynı zamanda AMP moleküllerinin oluşmasında aşamalı bir evrim yaşandığını iddia etmek, kimya biliminin buluşlarına da ters düşmektedir. Ortak yaşam ve karmaşıklık teorisi gibi evrime alternatif olarak gösterilen teoriler de akıllı açıklamalar getiremezler. Bu nedenle ortaya atılan bu teoriler hiçbir şekilde biyokimyasal sistemlerin tekniğini açıklayamaz. Eğer doğa kanunları biyolojik sistemleri açıklayamıyorsa, o zaman insanların yaptığı sistemler için de bir yol gösteremez. Darwin'in öne sürdüğü evrim teorisinin eksiltilemez karmaşıklığın mükemmelliğine mantıksal bir çözüm önermesi mümkün değildir. Söz konusu yapılar daha karmaşık oldukça ve bağımsız fonksiyonları arttıkça evrimin çıkmazı da artmaktadır.
Sayfa 205Kitabı okudu
Reklam
Darwinizmin bir inanç sistemi olarak başarısını, fakat bilim dalı olarak başarısızlığını anlayabilmek için bilim adamlarına yol gösteren kitapları incelemek gerekir.
Sayfa 183Kitabı okudu
Çoğu bilim adamlarının aminoasit dizilimlerinin nasıl değiştiği veya hayat için gerekli olan kimyasal maddelerin hücreler olmadan nasıl üretildiği konusunda soruları vardır, işte buna benzer sorulara ne var ki JME sayfalarında rastlanmamaktadır: Fotosentetik reaksiyon merkezi nasıl gelişmiştir? Moleküller arasındaki iletişim nasıl başlamıştır? Görme olayında retina nasıl dahil olmuştur? Fosfoprotein sinyalleşme yöntemleri nasıl gelişmiştir? Bu problemlerin hiçbirinden bahsedilmemesi bile, hatta hiç çözümlenmeye kalkışılmaması da; Darwinizmin biyokimyasal sistemlerin kökenini anlamak ve açıklamak için yetersiz olduğu hakkında güçlü deliller içermektedir.
Sayfa 179Kitabı okudu
Hepimiz biliriz; Darwin'in teorisi ortaya atıldığı tarihten itibaren sürekli eleştirilmiştir ve bu eleştiriler yalnızca dini nedenlerden kaynaklanmamaktadır. 1871 yılında Darwin muhaliflerinden biri, St. George Mivart, teoriye karşı olma nedenlerini bir liste halinde sundu, bunlardan bir çoğu şaşırtıcı şekilde modern eleştirmenlerin ortaya attığı sorunlarla oldukça benzerdi. Darwinizm karşıtı olarak ortaya atılan görüşler aşağıdaki şekilde özetlenebilir: "Doğal Seleksiyon" faydalı yapıların gelişimini açıklayamaz. Aynı şekilde farklı türlerin birbirlerine oldukça benzer üyelerinin varlık nedenlerini de belirleyemez. Ayrıca, belirli farklılıkların, aşamalar yerine birdenbire oluşmuş olabileceklerine dair uygun bir zemin vardır. Türlerin, birbirinden farklı özellikleri olmasına rağmen kendi içlerinde sınırlı değişim imkanları olduğu da doğrudur. Var olması umulan pek çok ara geçiş formuna ait fosil ortada yoktur... Ayrıca yapılarda gözlenen ve doğal seleksiyon'un açıklayamadığı birçok fenomen mevcuttur.
Charles Darwin de Gözle ilgili gerçekleri biliyordu. Darwin, origin of Species (Türlerin kökeni) de doğal seleksiyon ve evrim teorisine karşı çıkan bir takım fikirlere değinmişti. Hatta kitabın bir bölümünde gözle ilgili yaşadığı problemleri incelemiş ve bu bölümü "Kusursuz Mükemmellikteki ve Karmaşıklıktaki Organlar" olarak adlandırmıştı. Darwin'in düşüncesine göre evrim böyle karmaşık organları tek bir aşamada veya birkaç aşamada meydana getiremezdi. Ama Darwin göz gibi radikal yeniliklerin nesillerce gerçekleşen faydalı gelişmelerle oluşabileceğini öne sürdü. Eğer bir nesilde göz kadar karmaşık bir organ bir anda meydana gelseydi, bu durum mucize olarak adlandırılmalıydı. Ne yazık ki, insan gözünün zamanla gelişmiş olması imkansız görünmektedir. Bunun nedeni, gözün pek çok karmaşık özelliklerinin birbirlerine bağlantılı olmasıdır. Ancak bütün bunlara rağmen evrime inanılması için, Darwin insanları kompleks organların aşama aşama işlemler ile meydana geldiği konusunda bir şekilde ikna etmeliydi. Bunu zekice başardığını sandı. Darwin; evrimin gözü meydana getirmek için geçirmiş olduğu aşamaları açıklamayı denemedi. Bunun yerine (basitten komplekse doğru sıralanan) farklı gözlere sahip modern hayvanlara dikkat çekti ve insan gözünün daha önceki canlılara benzer organlardan türemiş olabileceği önerisinde bulundu.
Reklam
Biyokimya birden fazla hücreden oluşan biyolojik bir yapının (or­gan ya da doku) zorunlu olarak, korkunç bir karmaşıklığa sahip çok farklı, tanımlanabilir sistemlerin karmaşık bir ağ olduğunu göstermiş­tir. “En basit”, kendine yeten eşey hücresi bile değişik zamanlarda ve çok farklı şartlar altında binlerce çeşit protein üretebilme yeteneğine sahiptir. Sentez, ayrıştırma, enerji üretimi, çoğalma, hücre mimarisinin korunması, hareketlilik, düzenleme, tamir, iletişim gibi tüm işlevler, neredeyse tüm hücrelerde gerçekleşmektedir ve her bir fonksiyon sayısız parçanın etkileşimine gereksinim duyar.
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.